9 Temmuz 2010 Cuma

Sanal Dünya ....

Bu yazıyı 2 Ocak 2006 yılında yazmışım, bugün acaba ne değişti diye okudum tekrar, baktım ki değişen bir şey yok, hatta süreç daha da hızlanmış.


Mutlaka aynı görüşte olmayan arkadaşlarım olacaktır, bunlar benim görüşümdür, genelleme değildir, hoşgörü ile ve yargılamadan okumanızı rica ederim.

Sevgilerimle,

Haluk
---->
2006 yılının kendi adıma ilk yazısı, umarım 2006 yılı herkes için huzurlu, sağlıklı ve mutlu geçer.

Geriye dönüp yazdığım 50'ye yakın yazıma baktığımda ana başlıkların SANAL DÜNYA, İLİŞKİLER ve SEVGİ üzerine olduğunu görüyorum. 20'ye yakın yazar arkadaşımın yazılarına da baktığınız da üç aşağı beş yukarı konular değişmiyor. Bazıları biraz subjektif gibi dursa da aslında benzerlerini yaşadığımız olaylar olduğunu görüyoruz.

Aslında MUTLU olabilmek için nedenlerimiz olsa da, Mutsuzluğu tercih ediyoruz gibi geliyor bana. Hani bardağın dolu tarafı, boş tarafı gibi. İlişkilere nasılsa yürümez diye başlıyoruz, evet yürümüyor, çünkü yürütebilmek için gerekli enerjiyi daha en başta negatif olarak veriyoruz kendimize.

Biraz yürüyecek bir ilişkiyse bu sefer, nasıl olsa bitecek diyoruz, evet bitiyor, çünkü bu moddayken bardağın dolu tarafını görebilme şansımız olmuyor.

Daha sonra da bitmemişse, yürüyorsa bu sefer bizim bakış açımız değişiyor ve güzel giden ilişkiye çomak sokmaya başlıyoruz, ne olacağız, böyle mi devam edeceğiz, plan ne, ne yapacağız gibi ve bu eğer karşı taraf buna hazır değilse, ilişki kopmaya başlıyor. Sonuçta aslına bakarsanız, belki gerçekten güzel giden bir ilişkiyi kadın-erkek bizler dağıtıyoruz, zarar veriyoruz.

Bunun altında ne yattığını bulabilmek o kadar zorki. Bazı arkadaşlarım buna, evliliğinin bitişinden sonra ki yaşama adapte olamamak diyor. Ben de aynı fikirdeyim.

Evlilik kurumunun kendine göre bazı kuralları ve bir iç dinamiği var. Evliliğiniz bittikten sonra bu iç dinamikler ortadan kalkıyor, evliliğinizin içten yaşantıları sizi sıksa da, gerse de, anlaşmazlık noktalarına getirse de, dışa karşı bir kalkan görevi var. Evliliğiniz bittiğinde siz dışarıya bu kalkan olmadan çıkıyorsunuz.

Erkek ve Kadın'da bu evlilik sonrası farklı etkiler yaratıyor.

Erkek yatabildiği yada beraber olabildiği kadar kadınla olabilme teleşı içine girerken, kadın çevresinden o güne dek görmediği bir ilgi ile karşılaşıyor. Düne kadar evine gelip yemek yiyen, eşinin arkadaşları olan bazı kişilerin, kendisine DESTEK olmak istediğini ama bu desteğin ne kadar farklı amaçları olduğunu öğreniyor, şaşırıyor, bocalıyor. Hele bir de çocukluysa ve çocuk kendisinde kaldıysa iyiden iyiye dağılıyor. Nasıl yaşaması gerektiğine karar veremiyor, hata ve yanlış yapacağını düşünerek te kimseye güvenemiyor. Ya da çok fazla ve hızlı güveniyor.

Burada birden Sanal Dünya devreye giriyor, eğer evliliği süresince sanal dünyadan uzak durmuşsa, bambaşka bir dünyaya dalıyor. Güven arıyor, ilgi arıyor, dost arıyor, arkadaş arıyor, arıyor da arıyor. Ancak, demin bahsettiğimiz erkek arkadaşlarımız da bu sanal dünyada aktif, onlarsa yatacak kadın peşinde. Bu arada tabi genelden bahsediyorum, adam gibi adam olan arkadaşlarımı tenzih ederim bu yorumumdan.

Ve işte o zaman GÜVEN konusu gündeme geliyor. Mutsuz bir kadın, arayış içinde olan bir kadın ve yine mutsuz bir adam ve arayış içinde olan bir adam. Herşey çok uygun, çok örtüşüyor sadece aranılan şey de ufak bir farklılık var. Biri sevgi peşinde diğeri sevişmek peşinde. Kazanan ve kaybedenin olmadığı bir oyun. Sadece oyuncuların bildiği, yaşananları kimsenin bilemeyeceği bir oyun.

Bir arkadaşım 10 aylık sevgililiğini bitirdiğini anlattı geçen gün. Dünyalar tatlısı bir hanım arkadaşım. İlişkisinin başladığını bilmiyordum ama bittiğini öğrendim. Öyle çok fazla nete giren ve sanal dünyayla çok bağlantısı olan birisi de değil. Aklıma bile gelmedi netten olduğu, sordum SİBER'den dedi.Yani siberalem.com çöpçatan sitesinden. Şaşırdım. Nasıl oldu dedim, beraber olduktan sonra Siber'den çıktığını söylemişti, geçenlerde hala Siber'de başka isim altında olduğunu öğrendim ve ispatladım dedi. İşin maalesef üzücü yanı, bu hanım arkadaşım varlıklı ve 18 yaşında bir genç kızı var. Adama yaptığı maddi yardınmlardan bahsetti ve evini açtığından bahsetti. Kızına da bu adamın babalık yapmaya çalışmasından söz etti.

İşte beni koparan bu oldu. Bu nasıl bir GÜVENDİR ki, netten tanıdığınız, daha önce hiç bir geçmişini bilmediğiniz ve size karşı gösterdiği ilgiye ve sevgiye bakarak birisine hem maddı yardım yapar, hem evinize alırsınız.

Ha netten değil de dışardan da olsa olmazmıydı, olurdu ama herhalde netteki kadar kolay olmazdı. Nette ekran karşısında birisi ile her dakika konuşabilme şansınız var ama yüz yüze her zaman o kadar birlikte olabilme şansınız yok. Nette sizinle yazışırken aynı anda kaç kişiye yazdığını bilebilme şansınız yok ama yüz yüzeyken sizi dinleyip dinlemediğini, ilgisini, gözlerini takip edebilme şansınız var. Nette sizi seviyorum herkes söyler, yazar, reelde bunu söylerken ne kadar içten söylediğinin farkına varabilirsiniz. Neticede, nette bu kadar GÜVENi anlayamıyorum.

Sonuçta, bu arkadaşım bir daha kime güvenip, nasıl ilişkiye girecek? Aldatıldığına mı yansın, manevi baba olarak evine soktuğuna mı yansın, sevgilim dediği insanın bir sahtekar olduğuna mı yansın.

Benim sanal dünya yazılarım çoktur. Çok insanla sohbet ettim, ediyorum, görüşüyorum. Her biri bir hayat hikayesi ama inanın şunu gördüm, netten sevgili çıkmaz. Güzel giden ilişkiler çıkar belki ama çok küçük yüzdelerde. Kadın için de erkek için de, güven duygusu zamana bağlı olmalı.

Bunun yanında yukarıda değindiğim gibi, yakaladığınız ilişkiyi de boğmamayı öğrenmeliyiz. Yaşadıklarımızla mutlu olmayı öğrenmeliyiz.

ZAMANI ÖNE ÇEKMEMELİYİZ.

Yaşadığı anı keyifli geçirebilen insanlar, bir sonraki ANI 'da aynı keyifte geçirmek için çabalayan insandır. Bilir ki, her yaşanılan güzel an, bir sonraki güzel anın habercisidir. Çok keyifle başlanılan ilişkiler de, sonun çok çabuk gelmesi, yaşanılan anın keyifle geçirilmesinden değil, bir sonraki anda acaba ne olacak telaşı ve paniğindendir diye düşünüyorum. Tabi bunlar benim kişisel düşüncelerim.

Sevgilerimle, 02/01/2006