9 Temmuz 2010 Cuma

Sadakatsiz Klara ...

Dün akşam ilginç bir film seyrettim.


Genç bir İtalyan müzik öğretmeninin kıskançlığı üzerine kurulu. Sevgilisi Klara'nın kendisini aldattğına inanan, sevgilisinin her söylediğinden paranoyak bir şekilde şüphelenen ve bu kıskançlığının sevgilisi ile olan ilişkisinin geldiği boyutlar.

Film aslında italyan genç, sevgilisi Klara, italyan gencin tuttuğu dedektif, dedektifin yaşamı arasında geçiyor. Özellikle dedektifin yapmış olduğu tespitler ve sözler oldukça ilginç.

Örneğin, dedektifin yaşam felsefesi " sen mutluysan, ben mutluyum ", bunu vurgulayan ve yaşayan birisi ama sonunda gerçek mutluluğun bu olmadığını fark etmesi..

Örneğin, aldatmadığı halde paranoyak bir şekilde aldatıldığını düşünene erkeğine, çözüm olarak aldatıp itiraf ederek gerçekten sevdiğine inandırmaya çalışması ( tabi film de bu kadar basit değil ama sonuç ona geliyor)....

Örneğin, bir insanı paranoyanın ne hallere getirebeileceği ( kadın olsun, erkek olsun , film de bunun çok güzel örneklerini görüyorsunuz )...

Özellikle filmi kıskançlığı aşırı halde yaşayan insanların seyretmesini arzu ederim, dedektifin söylediği bir şey var, diyor ki, kadın erkek insanların yüzde doksanı ilişkilerinde yalanlar söyler, çoğunu da zararsız görerek yalan söylerler, kimi zaman bu zararsız yalanlar başlarına dert olur.

Bunu filmin içinde yaşıyorsunuz, kızın en ufak bir ilgisi olmadığı halde, tez hocasını delice kıskanan sevgilisine tez hocası ile ilgili yalan söylemesi aslında bütün sorunların başlangıcı oluyor, tez hocası ile gittiği bir toplantıya, sevgilisi tez hocan geldi mi diye sorduğunda, hayır gelmedi diyen kızın savunması, geldi desem sevgilim çok kıskanacak ve paranaoyası artacak şeklinde yaklaşması, o kadar kıskanıyor ki, sevişmeleri bile bu yalan mı, doğru mu düşüncesi ile etkileniyor.

Diğer taraftan özgür bir yaşam süren evli dedektifin, karısının yaptıklarını birbirleriyle paylaştıkları ve mutlu oldukları düşüncesinden geldikleri noktalar inceleniyor.

Aslında filmin başından sonuna ikisinin de birbirini çok sevdiğini ve aşık olduklarını söylemek lazım, yani aşkın getirdiği bir kıskançlık söz konusu.

Neyse, filmi özetlerken aslında şu soruları sormak lazım, kıskançlığın derecesi ne olmalı? Kıskançlık dozunda kalabilir mi? Kskançlığını paranoya haline getirdiğiniz de yaşamınız sizin için daha mı kolay oluyor? Kıskandığınız kişi sevgiliniz mi, yoksa çevresi mi? Ve daha bir çok soru.....

Ne dersiniz?

Sevgiler,
Haluk
17.09.2009 09:30