10 Temmuz 2010 Cumartesi

Ortaköy aşkım ve bahçemin hikayesi ....

Ortaköy'e 2000 Haziran'da geldim, ilk evim eski bi Rum eviydi, 2 sene burada oturdum, güzel bir verandası dışında ısıtması bile olmayan bir evdi ama o veranda bana iki yazı mükemmel yaşattı, ancak kışın özellikle yaşadığım " soğuk "sıkıntısından dolayı o evden çıkmak zorunda kaldım.

O evden çıktım ama Ortaköy'den ayrılmam mümkün değildi, hemen bir sokak yanında bir başka ev buldum, bir apartman dairesi, 4 sene de orada oturdum, oldukça keyifli bir evdi ama ne veranda, ne bahçesi vardı. Yine de mutluydum, Daha sonra ev sahibi kendisi yerleşmek isteyince o evden de çıktım.

Kararlıydım, Ortaköy dışında bir ev aramayacaktım, bir kaç sokak ötede hem otoparkı, hem asansörü olan bir ev buldum, şirin ve küçük ama yine apartman dairesi, oraya yerleştim, yaklaşık 2 sene de orada oturdum. Her şey güzeldi ama kira bedeli oldukça ağır gelmeye başlamıştı, yeniden ev aramaya başladım.

Ve şimdi oturduğum evi buldum, şirin bir dubleks, altta bir salon ve mutfak, üstte iki oda ve banyo. Odalar ve salon gayet geniş. Ancak beni etkileyen tabi ki arkadaki bahçesi oldu, her tarafı yeşilleşmiş, yosunlaşmış, kırık dökük bir çok eşyanın atıldığı kullanılamaz halde olan bahçe.

Şubat ayında taşındığım için o kış bahçeye bir şey yapamadım ama aklımda hep o bahçeyi güzelleştirmek vardı, bu fikrimi engelleyen kocaman bir de Havalandırma aleti. Hem emlakçı, hem evsahibim yakında alacaklar demelerine rağmen o aletin oradan çıkması bir seneyi geçti.

2009 yazı geldiğinde artık bahçemde bir şeyler yapma zamanı gelmişti, Pınar ile birlikte yeşillendirme, inşaat, ne gerekiyorsa yapmaya çalıştık ve gerçekten çok güzel bir hale getirdik, o minicik bahçeye bir de

Pınar'ın 2009 doğrum gününü sıkıştırdık ve 30 kişinin üzerinde misafir ağırladık. Hatta o gece bahçe duvarımızı grafitler ile süsledik, o gece oraya gelen arkadaşlarımızın bir çoğu kendince bir şeyler karaladı duvarımıza.

Yazı mükemmel geçirmiştik, sonra kış geldi, bahçemde kışta çok güzeldi, bir sabah yoğun karı görünce bahçemde kardan adam bile yaptık. Aklımızdan hep şu alet ne zaman gidecek diye geçiyordu. Gitse de bahçemize bir şeyler yapsak ....

2010 yazına bahçeyi farklı tasarlamayı planladık, oturma yerlerini biraz daha açalım, güzel görüntüler ekleyelim dedik, ama öncelikle yerleri halletmemiz ve çiçekleri düzenlememiz gerekiyordu. Bir hafta süren bir çalışma ile bahçenin yerlerini seramik yaptık. Oturma alanını biraz genişlettik.

Sonrasında duvara ne yapabilirizi düşündük, Pınar ile deniz manzarası koyalım dedik ve sevgili Murat bize harika bir manzara buldu, Pınar'da onu hemen brandaya dijital baskı yaptı, Erdoğan ile Yahya'da gelip taktılar, bahçenin çehresi iyice değişmişti. Ama hala o Havalandırma aleti oradaydı.

Geçen ayın başında bir gün bahçede bir kaç adam belirdi, ne yapıyorsunuz burada diye sorduğumuzda havalandırma aletinin iskelesini bitirdiklerini ve bugün yarın alacaklarını öğrendik, hemen oraya ne yapabilirizi planlamaya başladık. Haftasonu gittiğimiz İğneada gezisi sırasında Pınar'ın aklına oraya Ortaköy'ü koymak geldi, öyle ya, aşık olduğumuz yer Ortaköy. Hemen Murat'ı aradık ve oraya uygun Ortaköy fotoğrafları aramaya başladık.

Sevgili Murat harika bir fotoğraf buldu, sonra aynı sistem işledi, Murat buldu, Pınar dijital branda baskıyı yaptırdı, Erdoğan geldi taktı. Güneşten korunka için üst tarafa basit ne yapabilirizi düşünürken de yardım yine Pınar'dan geldi, çalıştıkları brandacıdan portatif kamelya aldık ve kurduk.

Şimdi çok keyifli zamanlar geçiriyor, ailemi ve arkadaşlarımızı ağırlıyoruz. Bahçeye inip o çiçekleri sulamak, yemyeşil ortamı hissetmek, arada oturup kitap okumak, sabah kahvaltımızı orada yapmak en büyük keyif. Eskiden deniz gören ev isterdim, şimdi bahçe olmadan yaşayamam diyorum :)

İşte bu da benim bahçemin hikayesi :)

Sevgilerimle,
Haluk
10.07.2010 10:15