19 Şubat 2012 Pazar

Fetih 1453 - Film yorumum

Uzun bir zaman sonra bir filmi sinemada seyretmek istedim, bu da FETİH 1453 filmi. Pınar ile birlikte İstiney parkta gittik.

Öncelikle genel anlamda filmi çok beğendiğimi söylemeliyim, çekimleri için ciddi bir bütçe hazırlanmış ve harcanmış, oyuncu seçimleri ve sahneler oldukça profesyoneldi. Ciddi bir seyirci kitlesi ile de buluştuğu ve buluşacağı muhakkak, bir çok seansına ya yer yoktu ya da en önce yer vardı. Böyle devam ederse rekora yakın bir seyirci kitlesi ile buluşacak gibi duruyor.

Filmiş beğenmeme rağmen, özellikle bir kaç sahnesini yadırgadığımı söylemeliyim.

Bizim çocukluğumuzda okuduğumuz ve hala öğretilen tarih derslerinde istanbul'un fethinin en önemli kriterlerinden birisi Fatih'in dahice gemileri Kağıthane- Dolmabahçe üzerinden karadan geçirip Haliç'e indirdiği vardır, bir çok şeyi anımsamasak bile bunu bütün herkes bilir. Filmde bu konu o kadar es geçilmiş ki, Fatih'in moral bozukluğu devam ederken, birden bir gece gemilerin karadan denize çekildiğini görüyorsunuz.. Kim karar verdi, nasıl oldu, nasıl konuşuldu, neden bu yapıldı, en ufak bir bilgi yok, bir kaç dakikada bitiyot.

Bu kadar önemli bir olayın bu kadar es geçilmesi bana garip geldi, bunun yerine Fatih'in fedailerinden Hasan ile Justinyen'in karşı karşıya kılıçla dövüş sahnesi inanılmaz uzun tutulmuştu. Tamam bu tarz sahneler yabancı filmlerdekine çok benzemiş, çekimleri de güzel yapılmış, oynayan oyuncular da güzel, rolün hakkını vermişler ama insan ister istemez mukayese ediyor,. Bu kadar uzun olmak zorunda mıydı, onun yerine fetihde çok önemli yer tutan bu gemi olayı daha iyi anlatılamaz mıydı acaba?

Eve geldikten sonra Pınar arayarak bilgilendirdi, ben de İnternet'ten kontrol ettim, zaten Panoramik Müze'de de açıklamalarda vardı. Bu fetihte çok önemli rol oynayan devasa ŞAHİ topunun bir Macar Mühendis Urbain ve Kızının rolü olduğunu seyrediyoruz. Ancak tüm tarih kitapları ve belgeler bu topun çiziminin tamamen Fatih tarafından yapıldığını gösteriyor. Bu çok önemli bir ayrıntı, çünkü Fatih uzun zaman bu topa eskizleri üzerinde çalışmış. Ama nedendir bilinmez filmde bu konuda Fatih'in çizimi olduğundan hiç bahsedilmiyor, hatta üzerine bir de aşk hikayesi yaratılıyor.

Tabi bizler tarihçi değiliz sonuçta, filmlerde de bazı değişiklikler yapılabilir. Ancak İstanbul'un fethinin gerçeklere dayanıldığı düşünülürse, bence bu bir kaç konuda da daha doğru şeyler yapılabilirdi. Bu filme gelen çocukların akıllarında kalan en önemli şeylerden birisinin Fatih'in akıl almaz dehasıyla gemileri karadan Haliç'e indirmesi kalmalıydı diye düşünüyorum.

Yine de film çekimlerinde eskiye göre çok daha başarılı olduğumuzu söylemek mümkün. Neticede ben filmi beğendim. Emeklerine sağlık, tebrik ederim.

Sevgilerimle,
Haluk
19.02.2012 22:30


12 Şubat 2012 Pazar

Tavsiye : 1453 Panoramik Müzesi

Bu hafta sonu 1453 Panoramik Müzesine  gittik.

Panoramik 1453 müzesinden sizlere mutlaka bahsetmeliyim. İstanbul Belediye'sinin hakkını yemeyelim, ellerinden geldiğince reklamlarını yaptılar, billboard'lara, köprülere tanıtım panoları koydular ama yine de en azından ben çevremde kimsenin gittiğini duymadım. Geçen gün bir iş için Yeni Bosna'dan dönerken, E5 üzerinde 1453 Panoramik Müzesinin Topkapı çevresinde işaretini görünce, Cumartesi gitmeyi kafaya koydum, Pınar ile de paylaşınca hadi gidelim dedik.

İyi ki de demişiz. Yurt içinde de, yurt dışında da elimden geldiği kadar müzeleri gezmeyi seviyorum, bir kaç panormaik müze de gezdim, benzer bir tanesini Anıtkabir'de de yapmışlardı ama 1453 çok farklı. Öncelikle, muhteşem bir sanat esrei ile karşı karşıyasınız. 3.000 metrekarelik bir alanda 360 derecelik bir resim ve 3 boyutlu. bu 3 boyutu yaşatabilmesi içinde resime durup baktığınız yerden resim arası 14 metre mesafede.

Dünyada 30 tane Panoramik Müze var, en etkilisi Waterloo Müzesiymiş. ama 1453 müzesinin diğerlerinden bir farkı var, dünyada hem yatay, hem dikey olarak tam bir panorama özelliği olan bir başka müze yok. Yani Türkiye'deki bu İstanbul'un 1453 fethi panoramik müzesi Dünyada bir tek.

2005 yılında başlanan ve sekzi sanatçı ile gerçekleştirilen bu müzenin tamamlanması tam 3 sene sürmüş. Bu sanatçıların da ellerine sağlık, muhteşem bir eser kazandırmışlar. Panoramik görüntüler ve 3 boyut o kadar güzel işlenmiş ki, inanın savaşan her askerin yüz ifadesinden tutun da, o an yaşadığı dehşete kadar hepsini görebiliyorsunuz.

 Ve o muhteşem, yıkılamaz denilen surları Fatih'in nasıl yıktığını görüyorsunuz. Ben şahsen çok ama çok beğendim, Facebook'ta fotoğraf ve videsounu paylaştım. Arkadaşlarıma gitmeleri konusunda elimden gelen tavsiyeleri yaptım, bloguma da yazmak istedim. gerçekten görülmesi gereken bir yer olduğunun altını tekrar çizmek isterim.

Yarın da Van Gogh hakkındaki görüşlerimi yazacağım.

Sevgilerimle,
Haluk
12.02.2012 14:30

8 Şubat 2012 Çarşamba

Demir Lady, Meryl Streep ve Oscar goes to ....

Geçen sene yine bu zamanlar Oscar Ödüllerine aday olan filmleri izlemiş ve favorimin ZORAKİ KRAL filmi olduğunu, en iyi erkek oyuncu ödülünü de Colin Firth'in alabileceğini yazmıştım. İkisi de tuttu.

Bu akşam Demir Lady filmini izledim, Dünya siyasetinde bir zamana damga vuran Avrupa'nın ilk kadın başbakanı Margaret Thatcher'in yaşamının anlatıldığı film. Bu sefer film için Oscar adayları arasında pek şansı olduğunu sanmıyorum ama Meryl Streep'in Oscar ödülünü kazanacağını düşünüyorum. Muhteşem bir oyunculuk sergilemiş gerçekten.

Sizin de belki dikkatinizi çekmiştir, geçen sene Zoraki Kral, bu sene Demir Lady. İngilizler tarihlerini çok iyi bir şekilde beyazperdeye aktarıyorlar. Sanırım yakın zamanda Churchill'in yaşamını anlatan bir film seyredebiliriz. Neyse biz gelelim sayın Margaret Thatcher, yani Demir Lady'ye.

Film gerçek bir başarı öyküsü, gerçi siyaseti ve başarısı konusunda hem Dünya, hem İngiltere hala tam bir karar verebilmiş değil. Başarılı mı? Başarısız mı? Yalnız sadece filmi seyretmekle kalmayın, çünkü belli başlı olaylara yer verse de film genellikle bazı noktalara değiniyor. Demir Lady'nin hayatını kısaca vikipedi veya bir başka ortamda mutlaka okuyun derim.

Özellikle 2 Nisan 1982 de başlayıp sadece 72 gün süren ve 14 Haziran 1982 senesinde biten Falkland Savaşı filmde önemine değinilse de, 1980 li gençliğin çok iyi anımsayacağı bir savaştır. İngiltere neresi, Arjantin neresi. Arjantin'in dibindeki Falkland adalarının Arjantin tarafından istilası üzerine ta İngiltere'den çıkartılan filolarla kazanılan ve her iki tarafın da ciddi kayıplar verdiği bir savaş. Ama Demir Lady için sonucu büyük siyasi başarı getiren bir savaş. Zaten bütün savaşlar öyle değil midir?

Filmde çok net anlayamıyorsunuz ama biraz google'da araştırma yapınca daha net çıkıyor, Margaret Thatcher aslında siyasette pekte görülmeyen bir şekilde Başbakanlık'tan ayrılıyor. Muhalefetin isteği veya çabasıyla değil, kendi partisinin içinde, kendisine karşı kurulan komplo ile istifa noktasına geliyor. Sanırım bu da siyasetin bir parçası, bizler de Türkiye siyasetinde benzer şeyler görüyoruz.

Özetle, ben filmi ama filmden çok Meryl Streep'i inanılmaz beğendim. Fakat bir şey garibime gitti. Koskoca İngiltere Demir Lady rolünü oynayabilecek bir İngiliz bulamamışta Amerikalı Meryl Streep'i neden tercih etmiş acaba? 

Sevgilerimle,
Haluk
08.02.2012 22:00

5 Şubat 2012 Pazar

Yerli Paranomal Activity ....Karadedeler Olayı

Karadedeler Olayı filmini ilk aldığımda hakkında hiç bir bilgim yoktu, bir haftadan fazladır da bir türlü o filme sıra gelmedi. Nihayet geçen akşam izledim, hatta tabiri caizse nefes bile almadan izledim.


Filmin başında sadece bilgi verildi, sonra bir belgesel tarzında çekimler gösterilmeye başlandı, oyuncu kadrosu falan verilmedi, film bittikten sonra da verilmedi ama zaten filmi seyrederken bir oyuncu kadrosu olmadığını hissediyorsunuz.


Neyse filmi seyretmeye başladım, tam bir gizem, Paranormal Activity tarzında bir film. Kamera üzerinden çekilen bir film fakat sahneler o kadar inandırıcı ki, rol yapılmadığı o kadar belli ki, film biter bitmez google'dan sorguladım.

Olay çok ilginç, google'da KARADEDELER OLAYI diye sorguladığınızda karşınıza gelen tüm belge ve açıklamalar olayın gerçek olduğu konusunda sizi biraz daha ikna ediyor. Örneğin vikipedi, bakın neler yazmış.



" Karadedeler Olayı, 16 Eylül 2011'de vizyona giren Türk gerilim, gizem ve korku filmi. Hikâyesi ve çekim tarzı ile Blair Witch Project ve Paranormal Activity'nin bir benzeri olan filmin yapımcıları filmde geçen olayların 1989 yılında çekilen amatör videoların bir araya getirilerek oluşturulduğunu açıklamıştır. Dolayısıyla bu yapımın bir kurgu değil, belgesel film olduğunu savunmaktadırlar. "


Olay hakkında biraz daha detaya girecek olursak; 

" Film 1989 yılının ocak ayında meydana geldiği iddia edilen bir olayı konu alır. O ay haber ajansları K... ilinin D... köyünde köylülerin hava karardıktan sonra cinî varlıklar gördüklerini ve o günden sonra havanın kararması ile köylülerin korkudan sokaklara çıkamadıklarını haber geçmiştir. Bu haber o dönem gazetelerin küçük bir bölümünde küçük puntolar ile yayımlanmıştır.Bu olay aynı günlerde okuldan yeni mezun olmuş bir gazeteci olan H. B.'nin de ilgisini çekmiş ve genç gazeteci olayı araştırmak için D... köyüne gitmiştir. Köyde onbir gün geçiren H. B. köye vardığında köylüler ile röportaj yapmış ve bu röportajları kamerası ile kayda almıştır. Röportajları sırasında köylüler esrarengiz varlıklar gördüklerini ifade etmişler ve genç gazeteciyi köyde kalmaya ikna etmişlerdir. Fakat köyde geçirdiği süre zarfınca hiçbir anormal olay ile karşılaşmayan H. B. köyden ayrılmaya karar vermiş, fakat köylülerin ısrarı üzerine kamerasını köydeki 14 yaşındaki bir çocuğa bırakmıştır. Çocuk eğer köyde olağandışı bir şey olursa kamerayla kaydedecek, daha sonra da kasetleri gazeteciye verecekti. Gazeteci köyden ayrıldıktan üç gün sonra gece vaktinde sivil giyimli dört jandarma tarafından İstanbul'daki evinden köyde çektiği kasetler ile birlikte alınarak L... ilçesinin jandarma komutanlığına getirilmiş ve Jandarma Komutanı Kıdemli Yüzbaşı A. S. tarafından sorgulanmıştır. 


Kamera ile kaydedilen sorgunun nedeni köydeki üç evde yaşayan yedi kişinin kısmen parçalanarak öldürülmesi ve bir evin duvarına Arap alfabesi ile H. B.'nin isminin kan kullanılarak yazılmasıydı. Ölen kişiler arasında H. B.'nin kamerayı bıraktığı çocuk da bulunmaktaydı. Meydana gelen bu olay bölge halkı arasında korku ve paniğe yol açmaması için olay köylülere bir cinnet vakası olarak aktarılmıştır. Cenazeler sadece köylülerin ve jandarmanın katılımıyla büyük bir gizlilikle köy mezarlığına defnedilmiş, köylülerin çoğu ise bu olaydan sonra köyü terk etmiştir.Sorgusu tamamlandıktan sonra serbest bırakılan H. B.'nin giysileri, botları, not defteri ve kişisel eşyaları 3 Şubat 1989 salı günü D... köyünün civarındaki ormanda bulundu; kendisi ise asla bulunamadı. H. B.'yi sorgulayan Yüzbaşı A. S. ise bu olaydan bir sene sonra eşinden boşandı ve psikolojik bir rahatsızlıktan dolayı malulen emekli oldu. Yine ayni sene İstanbul’a yerleşerek tedavi görmeye başladı. 2006 yılında 59 yaşındaykense geçirdiği bir bunalım sonucu kendine ait silahla başına tek el ateş ederek intihar etti. Yüzbaşının kızı S. F. babasının ölümünden sonra özel kasasını açmış ve kasa içerisinde üç zarf bulmuştur. Zarfların bir tanesinde siyah beyaz fotoğraflar diğer ikisinde ise kayıp gazeteci H. B.'ye ait bir not defteri, 1989 yılına ait gazete kupürleri ve üç adet video kaset vardı. Kasetlerin üzerinde yazan tek şey; "Karadedeler Olayı 1989"du." 


Bence filmi seyredin derim ....


Sevgilerimle,
Haluk
05.02.2012 17:00