9 Temmuz 2010 Cuma

Yöresel Kimlik

geçen akşam bir avuç cember.net dostuyla SIRA gecesine gittik


elazığ, urfa, diyarbakır, antep, sivas yöre türküleri dinledik

vazgeçilmez çiğ köftelerden yedik ve halay çektik

iki nokta çok dikkatimi çekti

birincisi

benim bir yörem yoktu

elazığ'lı sinan, akçaabat'lı yekta kendi yörelerini, türkülerini kendilerinden geçerek söylerken biz
magazinsel takiple edindiğimiz ve ezberlediğimiz şekilde katıldık

istanbul doğumlu veya çocukluğunu ve gençliğini istanbul'da yaşamış insanların bir yöresi yok, o
kimliğe sahip değiliz, olanların da bir elazığ'lı, bir diyarbakır'lı gibi sahip çıktığını söylemek ne derece
doğru olur bilemiyorum

aynı türküyü sinan söylerken seyrettim, o kadar içten ve severek söylüyordu ki

ben ise rakı içip, çiğ köfte yiyip kulaklarımın pası silinsin diye gittim, o yöresini yaşadı

yekta'nın akçaabat ekibinin paris'te en çok ödül alan ekip olduğunu söylerken duyduğu gurur
yüzünden belli oluyordu

yöresel kimlikler çok önemli

askerlik yapanlar bilir, generali tanısanız, orada yörenizden bir onbaşının, çavuşun size yapabileceği
yardımı yapması olanaksızdır

bir diğeri de

gecenin ilerleyen saatlerinde yaşları 20-25 arası bir grup geldi, halay zamanıydı ve piste çıkıp o kadar
güzel oynadılar ki

bu da folklor kültürümüzün gençler tarafından hala ne kadar sevildiğini gösteriyor

sinan, cem, serpil, yekta, yıldız, attila, murat baktım bir ara herkes sahnede

özetle, yöresel kimlik taşımak herhalde çok güzel bir duygu olsa gerek, SIRA gecesine gelen insanlar

bunları benden farklı yaşadılar, o yüzden de çıkarken yüzlerindeki mutluluk çok farklıydı

basit bir etkinlik buluşması değildi

en azından kendi adıma bu SIRA gecesinden, bu geceyi ayarlamakla ve onları ve kendimi mutlu
edebildiğimi düşünerek mutlu ayrıldım.

sıra gecesinin diğer fotoğraflarını görmek isterseniz http://www.halukilhan.com/SiraGecesi/index4.html

sevgiler,

haluk

15.07.2008