4 Temmuz 2011 Pazartesi

Bir şeyleri değiştirmek için ne bekliyoruz?

Ayaklarımı uzatmış, bir kadeh viski koymuş, sigaramı yakmış, keyifle STAR'da haberleri seyrediyorum, hiç yazı yazacak bir durumda değilim.

Birden bir haber " Japonya'da boşanmalar da artık törenle kutlanıyor."

Tamam olabilir, her ülkenin kendince adet ve örfleri vardır bize ne, devam ediyor haber. " 11 Mart'ta meydana gelen deprem ve Tsunami'den sonra hayatlarını tekrar gözden geçiren insanlar boşanma oranlarını alt üst etti. "

Nasıl yani dedim birdenbire. Adam veya Kadın gayet mutlu, keyifli bir evlilik sürüyor, hiç boşanmaya niyeti yok. Sonra, deprem oluyor, Tsunami oluyor. Hayatta kalıyor ve başlıyor düşünmeye. Düşünüyor, düşünüyor ve sonra diyor ki : " Ben artık boşanmalıyım ".

Tabi ben abartıyorum ama insanın yeni bir hayat başlayabilmesi için demek ki tetiklenmesi gerek. Demek ki o güne kadar kendisini hiç sorgulamamış, kendisinin farklı bir hayatı olacağını düşlememiş veya bir adım ileri gidelim, aslında düşünmüş ama cesaret edememiş.

Sonra birden ortadan yok olacağını görmüş, hayal ettiği şeyleri yaşayamayacağını düşünmüş, sorgulamış kendini ve ayrılmaya karar vermiş.

Aslında bu hiç sürpriz değil, benzer araştırmayı 1999 felaketinden sonra bizde de yapmış olsalardı, aynı sonucu görürlerdi. 

Biz ne yazık ki bazı yaşamları zorla yaşıyoruz, yapamıyoruz, cesaret edemiyoruz, yaşamımızı mutsuzluklar üzerine devam ettirmeyi seviyoruz veya mutluluğu dışarıda arıyoruz. Evlilik hala bizim için ne olursa olsun devam edebildiğin kadar etmen GEREKEN bir müessese.

Çevremizden, ailemizden, çocuklarımızdan, toplumdan kısacası hani Mahalle Baskısı denilen şeylerden korktuğumuz için mutsuz yaşama devam edip, mutluluğu dışarıda arıyoruz.

Ne zaman ki gerçekten ölümle burun buruna geliyoruz, o zaman bir şeyler değişmeye başlıyor. Ne kadar ömrümüzün kaldığı kafamıza dank ediyor ve bunu düşünenler harekete geçiyor.

Sakın yazımdan bunu desteklediğim anlamını çıkartmayın, asla, mutlu giden evliliklere sonsuza kadar mutluluklar diliyorum, ama şunu lütfen kabul edin, yaşamınız sizin için bir hediye, zaman çok kısa, bir takım anlamsız korkular ile yaşamınız da yaşamak istediklerinizi ertelemeyin.

Sadece kendinize dürüst olun ve sorun, ne istiyorsunuz? Bunu yapmayı gerçekten istiyorsanız da yapın.

Sevgilerimle,
Haluk
04.07.2011 19:45