25 Aralık 2011 Pazar

BARS ... Bölüm 3

BARS Bölüm 3


Yasemin telefonu kapadıktan sonra bir an ne yapması gerektiğini düşündü. Bars’a yalan söylemek zorunda kalmıştı ve bunu yapmaktan hiç hoşlanmamıştı. Berfin’i çok seviyordu ama Bars’a yalan söylemek zorunda kalmak farklı bir şeydi.  Üstelik açıkçası Berfin’in Bars’ı bu kadar umursamaması ve evliliğine değer vermemesine oldukça üzülüyordu. Bars bunu hak etmiyordu.

Bunu birkaç kez Berfin ile konuşmaya çalışmış ama Berfin bu konuda çok ketum davranmıştı. Sonuçta onların özel yaşamıydı ama şimdi bu yalan ile o özel yaşama bir şekilde dahil olduğunu, hem de hiç istemediği bir şekilde dahil olduğunu hissetmişti.


Üniversitedeyken çok fazla arkadaş canlısı birisi değildi, az ve öz arkadaşlıklar kurardı, daha sonra çalışma hayatına atılınca daha sosyal ortamlara girmeye başladı. İlk başlarda kilosu ile barışık olmadığından dolayı, kendisini çirkin bulur, erkeklerin ilgisini çekmeyeceğini düşünürdü. Balık etinden biraz fazlaydı kilosu.

İş yaşamına atıldıktan sonra kendisine daha dikkat etmeye başladı, bir jimnastik salonuna yazıldı, altı ay sonra oldukça kilo vermişti, aynada kendisine baktığında kendini beğenmeye başladı, bu moralle de jimnastiğe daha fazla zaman ayırmaya başladı. Kilo verdikçe ve sosyal ortamlara girdikçe hem erkeklerin, hem kızların da dikkatini çekmeye başladı. 

İlk aşkını da yirmi dört yaşında yaşadı, bu aynı zamanda onun ilk cinsel deneyimi olmuştu. Aybars ile bir arkadaşının doğum günü partisinde tanışmışlardı. Daha sonra Aybars ile birkaç kez buluşmuşlar, gezmişlerdi. Bir dönem sonra sırılsıklam aşık olmuştu Aybars’a. Aybars  otuz beş yaşlarında, uzun saçlı, esmer, uzun boylu, atletik bir vücuda sahip, eşinden ayrı yaşayan, yakında boşanacağını söyleyen ve çocuğu olmayan birisiydi. Özel bir şirkette yöneticilik yapıyordu. Eğlenceli, esprili ve çok yakışıklı bir adamdı.

Bir gece epeyce alkol alıp eğlendikten sonra eve giderlerken, Aybars arabayı deniz kenarında bir yere çekmiş ve ona arabada sahip olmuştu. Hayır demeyi hiç düşünmemişti, ama Aybars’ın şaşkınlığına şaşırmıştı.  Bakire olduğunu beklemediği aşikardı. Daha sonra bunu uzun uzun konuşmuşlar ve çok mutlu bir şekilde evine dönmüştü. Seviyor ve seviliyordu, sabaha kadar Aybars’a mesajlar yazdı, yanıt beklemiyordu tamam ama Aybars’a sadece ilk mesajına yanıt vermiş, diğerlerine yanıt vermemişti. Bunu o zaman çok doğal karşılamıştı, yorgundu, muhtemelen uyumuştu da. Sabaha arka arkaya mesajları okuduktan sonra hepsine birden yanıt verecekti. Çok güzel ve keyifle uyudu.

Sabah erkenden uyandı, Aybars’a günaydın sevgilim ile başlayan ve dün gece içinki mutluluğunu yansıtan bir mesaj daha attı. Hazırlanmaya başladı. Aybars hala mesajlarına yanıt vermemişti. Erkendi daha, kalkınca arardı veya belki önemli bir toplantıdaydı. Giyindikten sonra çıktı, durağa kadar yürüdü, otobüsü beklemeye başladı. İçi içine sığmıyordu. Muhteşem bir gece geçirmiş ve harika bir sevgili edinmişti. Bu arada arayana birkaç arkadaşına geceyi ve sevgilisini ballandıra ballandıra anlattı. Otobüs geldiğinde bindi ve işine geldi.

Öğlene doğru hala Aybars’tan ne bir mesaj ne bir telefon almıştı. Dayanamadı ve aradı ama telefon açılmadı, tamam dedi, toplantıda, en azından bir mesaj yazayım. Hisleri o kadar yoğundu ki, bir mesaj diye başlarken, arka arkaya dört mesaj yazdı. Tekrar işine döndü. Yoğun bir gündü, zamanın nasıl geçtiğini fark edemedi, saat yarım olduğunda Aybars’tan hala haber yoktu, bir kez daha aradı, yine aynı, çaldı ama açan olmadı.
Acaba başına bir şey mi geldi diye düşünmeye başladı, ne yapmalıydı. Derken mail kutusuna bir mail geldi. Baktı Aybars’tandı, sevinçle açtı ve okumaya başladı;

Yasemin, bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum, dün için ne kadar özür dilesem boş, biliyorum, gerçekten kendimi çok berbat hissediyorum, bunu yapmamalıydım ama olan oldu. Sana gerçekleri söylemeliyim ki bana boşuna umut bağlama. Biliyorsun söylemiştim, eşimden ayrı yaşadığımı, bu doğru ama eşimle arada sırada görüşürüz, bundan birkaç ey evvelde birlikte yemek yemiştik, benim için çok bir anlam ifade etmeyen gecelerden birisiydi. Sonuçta birlikte de olduk ama sadece cinsellikti.

Dün gece seni bırakıp eve geldikten sonra eşim aradı ve hamile olduğunu söyledi, ne yapacağımı şaşırdım, beni çağırıyordu ve konuşmak istiyordu. O yüzden mesajlarının sadece birisine yanıt verebildim ve sonra kalkıp gittim. Bütün gece konuştuk, sabaha kadar ve tekrar denemeye karar verdik.

Biliyorum bu senin açından çok üzücü oldu, ben de kendime çok kızıyorum ama bana da hak vereceğine inanıyorum, sonuçta baba olacağım ve baba olurken eşimin yanında olmak istiyorum. Lütfen anlayış göster. Ne olur beni bir daha arama, mesaj atma, eşimi üzmeden iyi bir baba olmaya çalışacağım.

Sen mükemmel bir kızsın, seni hak eden bir erkeğe ihtiyacın var ama şu durumda o erkek ben değilim, sana mutluluklar diliyorum. Kendine çok iyi bak.

Aybars

İlk okuduğunda yaşadığı şoku atlatıp, maili tekrar okudu, on iki saat içinde yaşadıklarına kendisi de inanamadı, önce sevgilisi ile harika bir zaman geçirmiş, sonra kendisini ona teslim etmiş, şimdi de terk edilmişti. Üstelik daha birlikte olduklarının üstünden on iki saat geçmeden.

Kendisini çok kötü hissetti, midesi bulanıyordu, tuvalete zor yetişti, midesinde ne varsa hepsini çıkardı. Perişan olmuştu, tuvalette oturdu, ağlamaya başladı, on dakika hiç durmadan ağladı, kendisine, Aybars’a, Aybars’ın karısına lanetler yağdırdı. En çokta kendisine kızdı, nasıl bu kadar saf olabildiğine kızdı, nasıl bu kadar çabuk evet dediğine.

Sonra elini yüzünü yıkadı ve işinin başına döndü. Bunu atlatacaktı, başka çaresi yoktu.
Aybars’tan sonra hayatına bir çok erkek girdi, kimi zaman tek gecelik ilişkiler yaşadı, kimi zaman kısa süreli birliktelikler. Ama bir daha hiç aşık olmadı.

İş yaşamında da farklı şirketlerde görev yaptı, en son şirketinden Genel Müdürün en son ya benimle olacaksın, ya da bu şirketten ayrılacaksın tacizinden dolayı işi bıraktı. İş ilanlarına bakarken Uluslar arası bir firmanın Halkla İlişkiler grubunun ilanını gördü. İstekleri ile kendisinin kariyeri oldukça uygun gözüküyordu. Müracaat etti, bir hafta sonra da Berfin Hanım ile görüşmeye gitti.

Berfin ile ilk karşılaştığı an iş görüşmesine gittiği andı. Daha kapıdan içeri girerken birbirlerinden pozitif enerji almışlardı. Görüşme çok olumlu geçti ama hemen karar alınmadı. İki hafta sonra Berfin onu tekrar çağırdı ve kendisine bağlı olarak çalışacağını, maaşını, sosyal haklarını anlattı. İşi hemen kabul etti.

O günden bugüne dört yıl geçmiş ve Berfin’in yardımcısı pozisyonuna kadar yükselmişti. İlk görüşmede birbirlerinden aldıkları pozitif enerji, bu süre içinde de devam etmiş ve çok yakın arkadaş olmuşlardı. Berfin kendisi hakkında her şeyi bilirdi ama o Berfin hakkında çok fazla şey bilmezdi. 

Dört yıl içinde bir çok kez birlikte zaman geçirmişlerdi. Berfin’in eşi Bars ile de tanışmıştı. Birbirlerine çok uygun gözükmelerine rağmen hep bir terslik olduğunu sezinlemişti onların ilişkisinde, sanki dışarıda rol yapıyor gibiydiler, gerçek hayatlarında sorunlar olduğu kesindi, çünkü Berfin neredeyse on saatten fazla zamanını işte geçiriyordu. Bir çok kez kendisi eve giderken Berfin’in hala çalıştığını görür ve neden eve gitmediğini anlamazdı.

Ancak bu son iki üç haftadır Berfin’de bir farlılık vardı, işe çok az geliyordu, çok dalgındı, erken çıkıyordu.  Birkaç kez Berfin ile konuşmaya çalışmıştı ama Berfin bir şey anlatmak istemiyorsa, onun ağzından bir şey alabilmek imkansızdı. Dün akşam üzeri Berfin aradığında konuşacaklarını düşünmüştü;

-            Yasemin sadece beş dakikanı alacağım, gelebilir misin?
-            Tab, canım, geliyorum.

Hemen masasından kalktı, Berfin’in odasına girdi, kapıyı arkasından kapadı.

-            Gel Yasemin, otur şöyle.
-            Anlat bakalım, neler oluyor?
-            Ne anlatayım, bir şey olduğu yok.
-            Yapma Berfin, birbirimizi dört yıldır tanıyoruz, şu son bir iki haftadır sen de bir şeyler var, o eski Berfin yok, dağınık, dikkatsiz ve çalışmaya neredeyse ara vermiş bir Berfin var, sorun Bars mı?

Berfin’in yüzünü incelediğinde gerçekten ters giden bir şeyler olduğunu anlamıştı ama Berfin anlatıp anlatmamakta kararsız gözüküyordu.

-            Hadi Berfin, bana güvenebileceğini biliyorsun, neden anlatmıyorsun, Bars ile mi ilgili?
-            Hayır, Bars ile ilgili değil.
-            Ne oldu peki, nedir seni bu kadar üzen, sıkan şey?
-            Yarın birisi ile görüşmem gerek.

Bu pek alışılageldik bir durum değildi, Berfin çok önemli olmadığı sürece işten izin almazdı.

-            Buluşma derken, nasıl bir buluşma bu?
-            Detaylarına girmeyeceğim Yasemin, sadece yarın bunu halletmem lazım, o yüzden yardımına ihtiyacım var, yarın Bars beni ararsa senden beni görmediğini söylemeni istiyorum, izinli falan bir şey uydur.
-            Tamam söylerim tabi de, zaten gelmeyeceksen izinli olup olmadığının ne önemi var.
-            Yok yarın bir süre burada olacağım, sonra çıkacağım.
-            Bilmece gibi oldu, yarın aslında buradasın ama burada değilmişsin gibi davranacağım, hatta seni yarın hiç görmeyeceğim ve Bars’a yalan mı söyleyeceğim? Hem beni arayacağını nereden biliyorsun, kendisi de gelebilir, gerçi hiç geldiğini görmedim ama…
-            Yok gelmez, arayacaktır mutlaka, akşam üstü arayacaktır seni.
-            Peki seni ararsa ne olacak? İşyerinden veya cebinden?
-            Onu ben düşünürüm, senden istediğim sadece seni ararsa söylediğimi aktarman Yasemin, gerisini bana bırak, ben halledeceğim. Oldu mu?

Berfin bu tavrı ile konuşmanın bittiğini ve çıkmak istediğini belirtmişti, Yasemin daha fazla üstelemek istemedi ama bu nasıl bir şeyse hoşuna gitmemişti, Bars'ı severdi, bu ne buluşmasıydı böyle, ancak Berfin'i kıramazdı.

-            Peki Berfin, istediğin gibi olsun ama inan çok merak ettim hatta biraz endişelendim, endişelenmemi  gerektirecek bir şey yok değil mi?
Berfin ilk defa gülümseyerek;
-            Yok hayatım, merak etme, yarını bir atlatayım, sana her şeyi anlatacağım, şimdi izninle çıkmam gerek.
-            Tamam canım.

İkisi de kalktılar, Berfin Yasemin’e sarıldı, o kadar sıkı sarılmıştı ki Yasemin de şaşırdı, bir akşam ayrılması değil de, sanki bir daha görüşemeyecekleri gibi bir sarılmaydı. Birbirlerinin yanaklarından öptüler, Berfin çıktı, Yasemin odasına döndü.

Dün akşam yaşadıkları bu durumdan sonra, sabah her zaman olduğu gibi Berfin sabah erkenden işe gelmişti, birkaç kez telefonda iş ile ilgili birkaç şey konuşmuşlardı. Sonra saat iki gibi Berfin’e bir şey sormak için gittiğinde, odasında olmadığını görmüştü. Akşama kadar da bir daha görünmedi, akşam üzeri saat altı gibi de Bars aramıştı ve aynen Berfin’in düşündüğü gibi sormuştu. O da Berfin’e söz verdiği gibi davranmıştı.
Saatine baktı, dokuza geliyordu, hazırlandı, Bars’ın aradığını Berfin’e bildirmek için cebinden Berfin’i aradı ama telefon açılmadı, herhalde evinde Bars ile birliktedirler artık diye düşündü, eve gidince olmazsa bir kere daha arardı. Bilgisayarını kapatacakken mail kutusunda yeni bir mail gördü, Ayhan Yılmaz diye birisini tanımıyordu, merak etti, mailin üstüne tıkladı,

Bu fotoğrafın ilgini çok çekeceğini sanıyorum.
Ayhan

Ekinde bir jpeg uzantılı dosya vardı, merak içinde dosyayı açtı, önce kim olduklarını tanıyamadı, biraz daha yakından bakınca şaşkınlıktan dona kaldı.

Fotoğraf bir cafe’de çekilmişti, fotoğraftakiler ise Berfin ve Aybars idi.