25 Aralık 2011 Pazar

BARS ....... Bölüm 1

Şimdiye kadar üç tane roman denemem vardı ( Giz, Coşku ve Doruk ) ve bunları da çeşitli sosyal ortamlarda paylaşmıştım, Dördüncü deneme romanım BARS'a başlamıştım, hayalim olan Botswana ve tarzım olan polisiye tadında bir roman planlıyordum, ancak Bars istediğim gibi gitmedi ya da daha doğrusu ben istediğim gibi yazamadım. O yüzden de sanıyorum altı veya yedi bölüm sonra bıraktım, beni takip eden arkadaşlarım anımsayacaktır.

Ancak Botswana ve Polisiyeyi bir şekilde kafamda birleştirmeye kararlıyım. O yüzden BARS'ı tekrar ele almaya karar verdim. Bazı bölümler aynı kalsa da, bazı karakterler ve gelişmeleri  değiştirerek devam edeceğim.

İkinci değişiklikte romanımı blogumda yayınlayacağım, isteyen istediği zaman okuyabilir. Bana iyi yazmalar, size iyi okumalar diliyorum.

Sevgilerimle,
Haluk
25.12.2011 22:00
------------------------------------------------------------------------------------------------
BARS - Bölüm 1 


Eve gitmeyi hiç istemiyordu. Son zamanlarda evde yaşadığı problemler onu evinden soğutmuştu. Mesaiye de kalmak istemiyordu, canı farklı bir şeyler yapmak istiyordu ama o farkın ne olduğunu bir türlü kendi kendine açıklayamıyordu.

Beş senedir  aynı şirkette çalışıyordu, Yirmi üç yaşında İstanbul Teknik  Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümünü bitirmiş, daha sonra akademik yaşamı tercih etmeyip iş yaşamına atılmıştı.

Bir kaç sene çalıştıktan sonra kendi isteği ile askerliğini de tamamlamış, döndükten sonra yine aynı üniversiteden sınıf arkadaşı Berfin ile evlenmişerdi. Herkesin büyük aşk diye nitelendirdiği ve neredeyse herkesin evleneceklerine kesin gözüyle baktıkları birliktelik, beklendiği gibi gerçekleşmişti.

Berfin ile üniversiteye ilk başladıkları yıllarda tanışmışlar ve birbirlerine aşık olmuşlardı, ikisinin de daha önce ciddi olmayan bir kaç birlikteliği olmuştu ama tanıştıktan sonra gerçek aşkı bulduklarına inanmışlardı. Üniversite yaşamı boyunca birlikte büyümüşler ve yaşamın tadını birlikte çıkarmışlardı.

Askerliğini bitirip döndükten sonra Yazılım ile uğraşan TRISTAR adlı bir Amerikan şirketinde yazılım uzmanı olarak işe alınmıştı. TRISTAR Türkiye'de çok özel  askeri projeler gerçekleştiren ve beş yaşında bir firmaydı. İş için kalifiye bulunmasına rağmen kendisi hakkında istihbarat toplamaları ve kabul etmeleri neredeyse bir ayı bulmuştu. Mali yönden de son derece tatmin edici bir maaş önermişlerdi. İşi aldıktan sonra biraz aile baskısı, biraz Berfin'in baskısı ile evlilik gündeme gelmişti. Kendinin ne kadar istediğinden emin olmadan da kendini evlilik sürecinin içinde buluvermişti. Bir yerlerde bir yanlış vardı ama o yanlışı o zaman bulabilmesi mümkün değildi.


Berfin ise Bilgisayar Mühendisliğini bitirmesine rağmen, daha çok sosyal projeler ile ilgilendiği için, Uluslararası bir firmanın Halkla İlişkiler Bölümüne müracaat etmiş ve kabul edilmişti. Ona da teklif edilen maaş oldukça tatmin ediciydi. Böylelikle her ikisi de finansal bir zorluk yaşamadan daha çok genç yaşta kariyer yapabilecekleri birer iş sahibi olmuşlardı.

Balayını nerede geçireceklerine ise Berfin karar vermişti, Puket Adasına gitmişler, cennet gibi bir ortamda harika bir hafta geçirmiş ve dönmüşlerdi.

İlk başlarda sorunsuz giden evliliklerinde ufak tefek problemler başlamıştı, çalışma tempoları o kadar yoğun geçiyordu ki, birbirlerini hiç göremedikleri zamanlar oluyordu. Birlikte yapmaktan keyif aldıkları bir çok şeye eskisi kadar zaman ayıramaz olmuşlardı, işin ilginci her ikisi de bu tempodan memnun gibiydiler. Eskiden hemen hemen her gün sevişirken, zamanla iki günde bire, daha sonra yavaş yavaş haftada bire kadar düşmüştü.

Bu sırada bir aile toplantısında ortaya atılan çocuk konusu ise ikisi açısından da bir başka anlaşmazlığa yol açmıştı. Berfin çocuk konusunu bir an önce halledip kariyerinde ilerlemeyi savunuyordu. Ona göre çocuk halledilmesi gereken bir mesele gibiydi. Halbuki, kendisi daha evliliği henüz sindirememişken, çocuk olayını çok erken buluyordu. Bu düşüncesini dile getirdiğinde Berfin'den hiç beklemediği bir tepki almıştı " ya şimdi, ya çok uzun zaman sonra ". Arası yoktu, Berfin kendisine göre en verimli döneminde hamile kalmak istemiyordu. Böylelikle istemeye istemeye bebek olayına razı olmuştu.

Bir kaç aylık uğraştan sonra Berfin hamile kalmıştı. Ancak hamilelik zaten düşüşe geçmiş birlikteliklerinde artılar getireceğine, daha çok problem yaratmıştı. Berfin çalışma temposunu hiç düşürmemiş, hatta işte daha fazla zaman geçirmeye başlamıştı. Birlikte akşam yemeğine oturdukları geceler azaldıkça azalmış, sevişmeyi artık tamamen bırakmışlardı. Bu durumdan hoşnut olmamasına rağmen, bunu Berfin ile konuşmayı istemiyordu. Berfin işte oldukça keyifli gözüküyor  ama eve bu neşesini taşımıyordu. Birlikteliklerinde bir sorun var olduğunu her ikisi de görmelerine rağmen, bunu konuşmuyorlar ve görmezden geliyorlardı.

Hamileliğinin altıncı ayında yaşamlarını tamamen değiştiren bir olay yaşamışlardı. Yine çok yoğun geçen bir çalışma gecesinin ardından Berfin eve arabasıyla gelirken, bir araba ile çarpışmıştı. Bu kaza sonunda acilen hastahaneye kaldırıldığında bebeği kaybettiklerini öğrenmişerdi. Bu kaza ve bebeğin kaybı aralarında zaten kopmaya hazır ilişkinin de bir habercisi olmuştu. Berfin toparlanıp hastahaneden çıktıktan sonra bir daha bebek lafı  edilmemişti ve o günden sonra da zaten hiç bir şey eskisi gibi olmamıştı.

Tekrar saatine baktı, yarım saat geçmişti, hala tam karar verememişti, eski günleri düşününce içinden Berfin'i arayarak bu gece bir şeyler yapalım demek geçti. Eline telefonu aldı, Berfin'in numarasını çevirdi, Meşgul !! Daha sonra denerim diyerek gelen elektronik postalarını kontrol etti, işle ilgili yeni bir kaç tane mail vardı, Berfin'i tekrar aradı, yine Meşgul !!!  Hevesi kaçmak üzereydi, en azından mesaj atayım diye düşündü, "Akşama bir şeyler yapalım mı? "  diye yazdı ve gönderdi. Tekrar işine döndü. Aradan on dakikadan fazla bir zaman geçmesine rağmen Berfin'in geri dönmediğini fark etti, tekrar Berfin'i aradı, telefon yine Meşgul !!!!!  Bu sefer iş yerini aradı. Direk telefonu çaldı, çaldı ama açan olmadı. Merak etmeye başlamıştı. Tekrar bir kaç kez denedi, sonuç aynıydı, Meşgul !!!!!

İyice meraklanmıştı, neredeyse yarım saattir Berfin'e ulaşmaya çalışıyodu ama ne SMS, ne normal telefon ne de cep telefonundan sonuç alamamıştı. Berfin'in iş arkadaşı Yasemin'i aramayı düşündü, en azından ona haber bırakabilir ve kendisini aramasını söylerdi. Yasemin'in cep numarasını buldu;

- Merhaba Bars, bu ne sürpriz böyle, sen beni ararmıydın hiç?
- Merhaba Yasemin, ararım canım yapma ne olursun, en son ben aramamış mıydım yine?
- Evet, doğru, sen aramıştın, Berfin'i sormak içindi yanılmıyorsam değil mi?
- Haklısın canım, işte bindik bir alamate, gidiyoruz kıyamete derler ya, nasıl bir yaşam kavgası içindeysek, görüşemiyoruz da....
- Doğru söylüyorsun, bakma sana sitem ediyorum ama inan benim de arkadaşlarım bana sitem ediyor, ee nasılsınız? Keyfiniz nasıl?
- İyiyiz, yarım saattir sevgili karıma ulaşamıyorum, hep meşgul, sen ona bir anımsatır mısın benim aradığımı, senden onu rica edecektim.
- Anımsatmak mı? Berfin bugün işe gelmedi ki !!!!

Önce ne olduğunu anlayamadı, sabah yine birlikte kalkmışlar, giyinmişler ve ikisi de kendi araçları ile işe gitmek üzere evden çıkmışlardı. Berfin bugün işe gitmeyeceğine dair hiç bir şey söylememişti. şaşkınlığını belli etmemeye çabalayarak tekrar Yasemin'e döndü;

- Öyle mi, sabah çok konuşamadan aceleyle çıktık, herhalde bir yerde toplantısı falan vardı, söylemeyi unuttu Yasemin'ciğim, önemli değil, arar birazdan herhalde.
- Yani herhalde öyledir ama bildiğim bugün için izin aldığı, belki benim de bilmediğim bir başka toplantısı olabilir Bars, istersen soruşturayım.
- Hayır canım gerek yok, arar birazdan, çok teşekkür ederim, en kısa zamanda görüşelim.
- Tamam Bars, vallahi görüşelim, hatta şöyle gidelim Ortaköy'e, oturalım bir rakı, balık yapalım bir yerlerde, çok uzun zamandır birlikte bir şey yapmıyoruz.
- En kısa zamanda Yasemin, görüşürüz, iyi akşamlar.
- İyi akşamlar, bye bye.

Telefonu kapadıktan sonra Berfin'in numarasını tekrar çevirdi, bu sefer telefon çaldı, çaldı ama açan olmadı. Bir şeyler ters gidiyordu ama ne olduğunu algılayamadı.