9 Temmuz 2010 Cuma

Çocuklarımız ...

Geçenlerde bir yahoo grubunda tanıştığım bir arkadaşımla sohbet ederken, konu çocuklara geldi. Bu arkadaşımda 40 yaşlarında, yaklaşık 10 sene önce boşanmış, çalışan bir bayan, 14 yaşında bir kızı varmış. Sohbet esnasında, nasıl senin kızın da hafta sonu babasına mı gidiyor dedim. Hayır dedi, benim kızımla babası arada sırada yüz yüze görüşüyorlar, babamız biraz ilgisiz dedi.


Bu benim hiç bir zaman anlayamadığım bir durum. BABA ve ANNE. Yani bu vasıfları onlara veren aslında ÇOCUK. Yani ortada çocuk olmasa, bu kadın hiç bir zaman ANNE olmayacak, adama ada BABA demeyeceğiz. Bu vasıfların getirdiği sorumlulukları ne kadar aldıkları ise her ANNE-BABA'da farklı.

Anne ve Baba'nın anlamını bilmek ve ÇOCUKlarımıza sevgi vermek için ille evli olmamız gerekmiyor. Onları dünyaya getirdiysek, büyütme, eğitme sorumluluklarımız var. Anne Babanın birbirini sevmemesi, birbiriyle zaman geçirmemesi, çocuklarını ihmal etmek için bir neden değil. Çocuk ille aile ortamında yetişir diye bir kanun da yok, olsa güzel olur diyebilirsiniz, ama mutsuz bir evde, mutsuz bir anne-baba ile büyüyeceğine, mutlu iki ayrı evde büyüsün.

Bence bizler için yani anne ve baba için en büyük sorumluluk, onların yetişmesinde ANNE ve BABA kavramlarını mahvetmemek. Ayrı olmak, boşanmak bugünün sorunu değil, bunu artık minicik çocuklar bile anlayabiliyor, sorun bu ayrılık ve boşanmaların çocuğa veya çocuklara getirmiş olduğu sosyal baskı.

Önce kendimden bir örnek, eski eşim oğlumu bir psikolog arkadaşına götürmüştü, IQ testi yapması için, ancak bu direk yapılmayacaktı, psikolog / pedagog çeşitli oyunlar ile de kafasında ki düşünceleri öğrenmeye çalışmıştı. O zaman benim açımdan son derece çarpıcı bir sonuç çıkmıştı, oğlumda bir baba kavramı oturmamıştı, ben arkadaşıydım, çevresinde birisiydim ama baba kavramı yoktu. O zaman bayağı üzülmüştüm. Şimdi ise ben son üç sene öğrendim baba olduğumu diyorum. Açık yüreklilikle söylüyorum bunu, ondan evvelki iki sene ben sadece hafta sonu babasıydım, hafta içi annesiyle yaşar, Cumartesi bana gelirdi, ben de nereye gidelim der, onun sevdiği şeyleri yapar, ertesi gün annesinin evine bırakırdım. Geriye kalan 6 gün hayatımı yaşar, çok büyük aksilik olmadıkça hafta içi de pek görmezdim.

Şimdi iki akşam üst üste görmesem özlüyorum, hayatında bir arkadaşıyım, bir çok şeyi beraber yapıyoruz, evi paylaşıyoruz, yemeği palaşıyoruz, bilgisayarı paylaşıyoruz, hatta kız arkadaşlarını bile bana anlatmaya başladı.

Şimdi merak ediyorum, benim hayatımda kim ama kim olursa olsun, NASIL ondan daha önemli olabilir? Ben bu sorunun yanıtını veremiyorum.

Nasıl bir kızı, bir oğlu olan, onları doğumundan bu yaşına kadar gören, dokunan, büyümesini seyreden bir anne veya bir baba, eşinden ayrıldıktan sonra bunu nasıl terk eder, nasıl görmemezlikten gelir, nasıl yok sayar. Bunun mantıklı hiç bir açıklaması yok.

Başka bir kadın, o kadından yapılan bir başka çocuk, başka erkek...bunlar yeterli mi? Peki ya o çocuğun hissettikleri? O çocuk, genç bir kız, daha ergenlik dönemimde babasının çevirmiş olduğu sırt yüzünden erkeklerden nefret etmeyecek mi? İçinde ki baba özlemini gidermek için belki hatalı kararlar verip, kendinden çok daha büyük insanlar ile beraber olup, baba-sevgili özlemini gidermeye çalışmayacak mı? Bu çocuklara verdiğimiz zararları nasıl göremiyoruz, anlamıyorum?

Bir örnek daha vereceğim, benim yaşlarımda bir arkadaşım geçen aradı, bayan, haluk oğlum bu sene LGS'ye hazırlanıyor, babasını biliyosun hiç ilgilenmedi bu konuyla, yeni eşiyle ve çocuğu ile gayet mutlu yaşıyor. Oğlumun okulunda LGS ile ilgili bir seminer varmış, onun da gelmesi gerekmez mi dedi. Ben de çok mantıklı, ara veya mesaj at, duyur, mutlaka gelir, çünkü bu ikinizin çocuğu için çok önemli bir konu dedim. Akşama anlattı, mesaj atmış, akşam üstü eski eşi aramış, sen ilgilen benim çok işim var gelemeyeceğim diye. Üzülmüş doğal olarak arkadaşım.

Ya bir insanın oğlundan, kızından daha önemli ne olabilir ki. Nasıl vicdanları sızlamıyor bu insanların, gerçekten bunu anlayamıyorum, anlayamadığım gibi kabullenemiyorum da. Benim hayatımda en önemli insan OĞLUMDUR ve onun MUTLU olması için elimden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorum ve yapacağım. Onu incitecek, üzütecek, hayatda zayıf olmasını sağlayacak her şeyden kaçarım. Ben onu üzebilir diye boşanıp tek başıma yaşadığım yıllarda dahi onun yanında tek bir kadın arkadaşımla konuşmadım, bu kadar zamandır hiç bir kız arkadaşım oğlum evdeyken benim evimde kalmadı.

Bu saygı mı değil, ama bana göre olması gerekendi. Herkes aynı düşünür veya düşünmez, bu benim seçtiğim yoldu AMA ne olursa olsun, ayrılmış anne babaların birbirlerine duymuş oldukları öfke ve sinirin, çocuklara yansımasından hayatım boyunca nefret ettim ve edeceğim. Keşke, çocuklar bunları yaşamasa..............