9 Temmuz 2010 Cuma

Sanal Dünya enstantaneleri ...

Bir dönem ben de bugünkü moda tabiriyle ÇÖPÇATAN sitelerine takılırıdım, Siberalem, Yonja, Kimkimebizbize, huyuhuyuma gibi siteler, hani profiller hazırlayıp, ben şuyum, bunları arıyorum dediğimiz siteler, benim yaş grubum da yalnız kalan, boşanmış kadın, erkek bir çoğumuzun özellikle bu siteler ilk çıktığında daldığımız yerler.


Bakmayın, bu sitelerden çok farklı ilişkiler yaşanmış olsa da, aslında bir çokta arkadaş ediniyorsunuz, o dönemlerde de farkında olmadan bir çok tecrübe ediniyorsunuz. Bugün canımdan çok sevdiğim ve bir çoğunuzun da yakından tanıdığı arkadaşlarımı ben o sitelerden tanıdım, 10 seneden fazladır dostluğumun sürdüğü arkadaşlarım var.

Ben yazılarıma aslında bu sitelerde başladım, ve SANAL DÜNYAYI oldukça iredeledim, bu konuda da sanırım otuza yakın yazı yazdım, bazılarını da sizler ile paylaşacağım.

Aşağıda yazdığım yazıyı 2005 senesinde yazmışım, başlığı aslında 30 yaşında olsaydım idi, ancak burada bir kaç sanal dünya yazısı yazacağım için bir yazı dizisi gibi olsun istedim ve o yüzden başlığına SANAL DÜNYADAN ENSTANTANELER koydum, bakalım beğenecek misiniz? :))

O sitelere giren ve belki de hala oralarda olan arkadaşlarım vardır, yorumlarımı hoşgörü ile karşılamalarını diliyorum, bu yazıların bir çoğu, ben o sitelerden çıktıktan sonra yazılmış yazılardır, yani kendimi ve yaşadıklarımı asla soyutlamıyorum ve kimseyi yargılamıyorum, yaşadıklarımın da arkasındayım. Kendimce objektif olabildiğimi düşünerek yazdığım yazılardır.

Keyifli okumalar diliyorum.

Sevgilerimle,
Haluk
14.08.2009 09:30
---->
Geçen gün kendime bir soru sordum. Dedim ki, Haluk eğer sen bugün örneğin 30 yaşında, bekar, ayakları üzerinde durabilen, belirgin bir kariyere ulaşmış olsaydın, burada bu tarz bir çöpçatan sitesin de olur muydun? İnanın yanıtını vermekte çok zorlandım. Ama kararım OLMAZDIM oldu.

Neden peki o yaşta ve statüdeyken OLMAZDIM diyebiliyorum da, şimdi bu yaşta ve statü de burada yer alıyorum, hem de resmimi ve bütün özelliklerimi sıralayarak. Yanıtı basit, bizler biraz hayatı ıskalayan bir kitleyiz. Nasıl ki, babalarımız, annelerimiz bir çok şeyi güzel yaşamasına rağmen, bir çok şeyi ıskaladılar, bizler yani benden 5 yaş büyük, 5 yaş küçük olan bir 40-50 yaş arası grup biraz zor bir dönem yaşadık. 1970-1980 dönemini sağcılık-solculuk derken, en güzel zamanlarımızı (gençlik olarak) yaşamadık, yaşayamadık doyasıya.

Ha yanlış anlaşılmasın, belki bugünlere gelip belli olgunluklara erişmemiz o dönemlerde yaşadığımız olaylar, edindiğimiz tecrübelerin eseridir. Yoksa bundan yakınmıyorum. Hayatı ıskaladık ama sonuna doğru biraz yakaladık sanırım.

Şimdi, bana çok hoş geliyor, işimden veya evimden bıraktığım profile gelen yanıtları okuyorum veya beğendiğim profilleri inceliyorum, değişik fikirler ve tecrübeler ediniyorum, farklı insanlar ile tanışıyorum ve hayatın içinde farklı ilişkiler yaşıyorum, kimini sinir ediyorum, kimi beni sinir ediyor, kimini çok beğeniyorum ama o beni beğenmiyor, kimi beni çok beğeniyor ama ben onu beğenmiyorum, en güzeli de karşılıklı keyif aldığın, seni mutlu eden insanlar ile elektriğin uyuşuyor, aynı frekanslar da oluyorsun.

Bu böyle anlatılınca harika gibi değil mi?

O zaman neden 15 yaş daha genç olsaydım burada olmazdım, çünkü bunun aksini iddia etsek de, burası hayatı o kadar basitleştiriyor ki, emek vermeyi unutuyoruz. Geçen bir kız arkadaşımın söylediği şeyi çok düşündüm. Çok hoş, sempatik ve kariyerli bir kız ve diyor ki " Artık erkekler tek eşli olmak istemiyor, ben seninle sevgili olurum ama benim özgürlüğüme karışmayacaksın".

Ben açıkçası uzun bir zaman kadının geliştiğini, erkeğin ise kendini geliştiremediğini düşünüyordum. Ancak artık bu fikrimden vazgeçtim, erkek kendisini bence biraz da fazlaca geliştirmiş.

Eğer bir erkek ben özgürüm, sen özgürsün gel sevgili olalım, yani senin kimle ne yaptığın benim için önemsiz, sevgilim ol ama ne yaparsan yap diyebiliyorsa biz hakikaten aşmışız bazı şeyleri. Gülümsediğinizi görür gibiyim, tabi ki böyle değil, bunun gerçek anlamı şu ki, ben ne istersem yapacağım ama senin böyle bir şey yaptığını görmeyeyim.

Neticede burada emek o kadar az ki, halbuki ben gencecik olsam, ona göre bir çevrem, hayatım, arkadaşlarım olacak, buranın getirdiği bağımlılığı yaşamayacağım, daha çok dışarıda olup, daha güzel şeyler yaşayacağım. Ha bunları bugün yapamıyormuyum, bir çoğunu belki yapıyorum ama yine de bu ortamdayım, şikayetçi değilim ama daha farklı olmasını isterdim.

Aslında bütün bunların hepsi, yaşam denen oyunda rol alan biz insanların üstlendiği rollerde ki enstantaneler, kim nasıl mutlu oluyorsa öyle yaşasın, ne istiyorsa onu yapsın, YAŞAM bir armağan ve o kadar KISA ki, hiç kimsenin bir başkasının yaşadığı hayatı eleştirmeye hakkı yok......Atalarımız demiş ya " Her koyun kendi bacağından asılır " diye.......:)