9 Temmuz 2010 Cuma

Anlamak ve Anlatmak ...

birbirine benzeyen iki kelime gibi gözükse de aslında birçok konuda bizleri birbirimize düşüren iki

kelime.

yazımı yazmadan önce ne anlama geldiklerine TDK internet sözlüğüne bakayım dedim

anlatmak : bir konu üzerinde açıklama yapmak, açıklamada bulunmak, bilgi vermek, izah etmek,
inandırmak, ikna etmek, söylemek, nakletmek

anlamak : bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak, yeni bilgileri eskileriyle bir araya
getirerek sonuç niteliğinde başka bir bilgi edinmek, sorup öğrenmek, doğru ve yerinde bulmak

biz sürekli anlatmayı seviyoruz, dinlemeyi ne kadar biliyoruz bu tartışılır, anlattığımızın karşımızdaki kişi

veya kişiler tarafından KESİNLİKLE anlandığını varsayıyoruz

halbuki sizin neyi nasıl anlattığınızdan ziyade, karşınızdaki kişilerin nasıl anladığı ve algıladığı önemli
değil midir? özellikle sanal ortamlarda çok sık yaşanan bir olaydır, mimik yoktur, kelimelerin yazılmış
hali vardır, o andaki düşüncelerinizi yansıtır

anlatırsınız, sonra bakarsınız ki farklı yorumlar gelir, ya anlaşılmadığınızı düşünür, tekrar anlatmaya
çabalarsınız veya yanlış anlaşıldım demeyi tercih edersiniz

özellikle siyasilerin en çok kullandığı yöntem değil midir? önce konuşur, anlatır, anlatır sonra

söylediklerinden ötürü eleştiri aldığında çıkar der ki, yanlış anlaşıldım, nasıl yani? sen ne mesajı
vermeye çalıştın da dinleyenler yanlış anladı !!!

ben anlatılanların doğru algılanmamasını genelde dinlemeyi sevmememize ve önyargılı dinlediğimize
bağlıyorum, yine siyasetten örnek verecek olursak, a görüşlü kişi, b görüşlü bir kişiyi dinlerken,
okurken önyargısız okuyamaz, okuduğu her şeyde itiraz edecek bir şeyler bulmaya çalışır, anlatılanı ya
anlamaz, ya anlamak istemez veya istediği gibi algılamayı tercih eder.

anlamaya çalışmak ise son derece yorucudur, buna pek çaba harcanmaz, yazılanların, söylenenlerin
tamamı okunmadan, yazının tamamı ne demek istiyor anlaşılmadan yanıtlar verilir

bir de anlatılanların sahiplenilmesi vardır ki en tehlikelisi budur, bunun kendim yaşadığım bir örneğini
anlatmak isterim.

bir arkadaşım tarot falına çok inanır, bir vakit önce yeni bir tarot falcısıyla tanışmış, bana anlatmaya
başladı, ben de tarota falan inanmam, ama öyle iştahlı anlatıyor ki, dinleyip kendimce yorumlar
yapıyorum, arada da ne kadar saçma, sen bunlara nasıl inanıyorsun derken, arkadaşım bir sinirlendi,
ne yani ben yalan mı söylüyorum diye çok sert bir tepki koydu, o an anladım ki tarot falcısının söylediği
şeyler değil, o falcıyı ve anlattıklarını o kadar sahiplenmişti, onun anlattıklarına yaptığım yorumları
direk üzerine, şahsına diye algılıyordu.

kıssadan hisse, anlatmak işin kolay tarafı, dinlemek ise zor, anlatılanları ön yargısız dinleyip

algılamakta işin aslında en zor kısmı

acaba diyorum, anlattıktan sonra sorsak mı,

ben bu kadar anlattım, hadi bana ne anladığını anlat

:)))

sevgiler
haluk
30.06.2008