10 Temmuz 2010 Cumartesi

Cavit, Recep Alabayım ve Ali ....

Biobak'ın benim iş yaşamımda çok önemli bir yeri vardır. Profesyonel yöneticilikten vazgeçip ticarete atıldığımda çok başarılı olacağımı düşünüyordum, çok uzun sürmeyen son derece başarısız bir denemeden sonra tekrar profesyonel yöneticiliğe Biobak'ta 1999 senesi sonlarında başlamıştım.


Bir Teknik Servis Yöneticisi arıyorlardı, ancak konu ilanda anlatılmamıştı. Görüşmeye gittiğimde 15 kişilik bir grubunun beklediğini gördüm, hepimizi bir odaya aldılar ve sonradan çok iyi bir dostum olan İnsan Kaynakları Müdürü Vedat Erol, önce şirketi tanıttı, Biobak dedi, Bioloji ve Bakteriyolji'den geliyor. Daha 15nci saniyede ben koptum. Benim burada ne işim var diye düşünmeye başladım, ben 12 sene Netaş yani Telekom ve IT, öncesinde de elektronik sektöründe çalışmışım, hayatımda da hastaneye sadece ziyarete giden birisiyim. Ara verildi o arada Vedat'a sordum, sanırım yanlış çağırdınız dedim, ben sizin anlattığınız hiç bir şeyden anlamadım ve anlamam da. Vedat güldü, yok dedi, biz sizin kurumsal yönetim tecrübenizden dolayı çağırdık.

Neyse uzatmayayım, işi ben aldım. Yönetim kadrosu, çalışanlar ve ekibimle tanıştım.

Recep Albayım, Satış & Pazarlama'da görev yapan bir emekli Deniz Albayıydı, şirketi sevmem de çok büyük rolü vardı, Cavit benim bir numaralı yardımcımdı, Ali ise Uygulama Uzmanı. Onların Biobak mazisi çok daha fazla.

Klasis otelde ki seminer & eğitim ile birlikte başlayan iş arkadaşlağımız sonraki dönemlerde fazlasıyla devam etti, hepimiz bir aile gibiydik.

Önce Cavit'i kaybettik, 8 Ocak 2003 tarihinde Diyarbakır'daki bir arıza için gittiği THY uçağı düştü. Onu orada kaybettik, acımız sonsuzdu. Cavit çalıştığı dönemde en sevilen bir ağabeydi, hepte öyle kaldı. Ben 2004 sonu gibi ayrıldım, daha sonra sanırım 2006 senesinde Recep Albayımı kaybettik, onunki kalp kriziydi, ama beklenmedik bir anda gelen kalp krizi. Sonunda da bugün Ali'yi kaybettiğimizi öğrendik, Sivas'a doğru Elazığ'dan arabasıyla yola çıktığını ve sonra bir uçuruma yuvarlandığını ama kazadan dolayı deil, soğuktan donarak vefat ettiğini öğrendik.

Ben uzun bir süre sonra bu gece ağladım, hem Ali'ye hem diğer dostlarıma...

Genç yaşamların bu kadar kolay ortadan kaybolmasını, hayatın bu kadar ucuz olmasını kabullenemiyorum. Hayatımda 10 12 değişik işyerinde çalıştım, En uzunu Netaş'dır. Biobak'ta sadece 4 sene çalıştım ama Biobak'ta çalışanlar ile hala görüşüyoruz, yemekler yiyoruz, toplanıyoruz.

Biobak'tan kimse kopamadı, öyle zorlu anları birlikte yaşadık ki, Biobak'tan ayrılsak bile, Biobak ruhu devam etti, zaman buldukça görüştük, en son benim katıldığım toplantıyı Ortaköy'de yaptık, Genel Müdürümüz Tülin Erdin Hanımefendi de geldi. Ali ile benim arama oturdu.

Ali'yi gerçekten çok severdim, bir insan bu kadar beyefendi, bu kadar kibar ve anlayışlı olabilir. 4 sene birlikte bir çok yerde çalıştık, bir kez dahi yakındığını görmedim. Çok iyi bir babaydı, bir kızı vardı, sanıyorum son zamanlarda bir tane daha çocuğu oldu.

Son söyleyeceğimse, daha bundan 1 ay evvel beni aradı, Haluk Bey dedi, siz iyi bilirsiniz, arkadaşlarımız, eşlerimizle bir fasıl yapıp eğlenmek istiyoruz, nereyi tavsiye edersiniz. Ortaköy'de bir mekan tavsiye ettim, ertesi gün aradı, memnuniyetini anlattı, teşekkür etti ve inşallah bir sonraki toplantımızda birlikte oluruz Haluk Bey dedi, ben de inşallah dedim. Bu son konuşmamızmış.

Neticede ölüm olacak, hepimiz öleceğiz ama ölümler zamansız gelince insan çok üzülüyor, yaşamınıza bakıyorsunuz, irdeliyorsunuz, ne kadar çok yapmak istediğiniz şey var ama zamanınız yok, ne kadar anlamsız sinir ve stresler yaşıyoruz, ne kadar manasız kavgalar, küslükler yaşıyoruz, hepimiz biliyoruz bunu ama iş uygulamaya gelince yarım saat üzülüp, sonra kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Buradan Recep Albayımı, sevgili Cavit'i ve dostum Ali'yi rahmetle anıyorum, mekanınız cennet olsun, Allah rahmet eylesin...

Haluk
24.03.2009 Ortaköy