1 Eylül 2010 Çarşamba

9 film eleştirisi ...5 Türk, 4 Yabancı ....

DIE WELLE : Türkiye'de Tehlikeli Oyun ve DALGA adıyla piyasaya giren bir Alman filmi. Tek kelimeyle muhteşem bir film. İki kere seyrettim ve her seyrettiğimde tüylerim diken diken oldu. Sonuçta filmi seyrederken istenirse bir toplumun nasıl felakete sürüklenebileceğini, genç beyinlerin istenirse nasıl yıkanabileceğini anlatıyor.

Filmin konusu; Lisede Tarih öğretmenliği yapan bir öğretmenin Totaliter Rejimi ve Hitler dönemini  öğrencilere anlatırken oynamaya başladığı bir oyun. Oyun olarak başlayan ve daha sonra kontrolden çıkan gençleri önlemeye çalışan öğretmenin yaşadıkları. O kadar başarılı bir şekilde hzırlıyor ki öğrencilerini, bir daha asla yaşanmayacak denen olaylar kısa zamanda gerçeğe dönüşüyor. ON üzerinden DOKUZ:

TAKİYE - Allah yolunda : Çok güzel bir film. Din konusu hassas bir konu tabi, bu konuda film çekmek bir o kadar zor. Tanınmış oyuncular pek yok, ancak filmde Rutkay Aziz'in olduğunu eklemeliyim. Film Almanya ve Türkiye'de çekilmiş. Konusu muhtemelen Deniz Feneri skandalından alınmış, çekimleri de, oyuncuları da oldukça iyi buıldum.

Filmin konusu; Almanya'da yaşayan türklerden topladığı paralar ile ortadan kaybolan ve bu işe ön ayak olan müslüman gençlerin daha sonra yaşadığı dram işleniyor. Bizlerin çokta yabancı olmadığı bir konu olduğundan heyecanla seyrediyorsunuz. ON üzerinden DOKUZ.

MİLLENIUM üçlemesi : İlk seyrettiğimde çok etkilendiğim bir İsveç filmi. Önce Millenium olarak çıkmıştı, sanıyorum altı yedi ay önce seyretmiştim. Daha sonra " Ejderha Dövmeli Kız " adıyla serinin kincisi çıktı, en son da geçen gün bu serinin üçüncü filmi olan " Eşek Arılarını Tekmeleyen Kız " olarak üçncüsü çıktı. Bence bu üç filmi arka arkaya izleyin. Enfes bir dizi film tadı alacasınız.

Filmin konusu; Lisbeth Salander'in yaşamı anlatılıyor. Asi, geçimsiz, lezbiyen bir genç kadın olan Lisbeth'in başına gelenler ve bu olayda tesadüfler eseri onunla tanışan araştırmacı gazetecinin serüveni. Özellikle üçlemenin son filmi gerçekten müthiş. On üzerinden DOKUZ:


KISKANMAK : Beğendiğim filmler içine alacağım bir film. Türk Sineması gerçekten yerini bulamayan filmler ile dolu. Bir çok emek verilmiş güzel filmler piyasada beklediği ilgiyi bulamıyor diye düşünüyorum. Bu filmde onlardan birisi. Sadece klasik bir karamsarlıktan kurtulamıyor bu filmler. Nedense daha çok dram üstüne filmler işleniyor.

Filmin konusu; 1930 lu yıllarda Zonguldak'ta yaşanan bir dramı anlatıyor. Maden Mühendisi bir adamın eşi ve ablası ile geldiği bu kentte, şehrin en zengini bir ailenin şımarık çocuğu ve mühendisin karısının yaşadığı aşkı anlatan bir film. 1930'larda yaşanan olaylar çok güzel anlatılmış, replikler de o günün replikleri. Ve film beklediğniz gibi gelişiyor ama ablanın sürprizlerine hazırlıklı olun. ON üzerinden SEKİZ.


THE EXPERIMENT : Son zamanlarda seyrettiğim en iyi filmlerden bir tanesi. Zaten başrol oyucuları da filmin kalitesini gösteriyor. Adrian Brody ve Forest Whitaker muhteşem oynamışlar. Toplum psikolojisi üzerine çekilmiş bir film. İnsanların nereden nereye gelebildiklerini ve ne kadar kolaylıkla manipüle edilebildiğini anlatıyor.

Filmin konusu; İşten çıkartıkan bir adamın, tesadüfen tanıştığı bir kız ile Hindistan'a gitmek için gereken parayı araştırırken bir gazete ilanına başvuruşu ile başlayan olaylar zinciri. Bir haftalığına kapalı bir mekanda mahkum ve gardiyan rolünü oynayacak bu insanların bu dönemde yaşadıkları. ON üzerinden SEKİZ.


TAŞ MECLİSİ : Grange'ın romanından aktarma, yine enfes bir hikaye ve baş rolde Monica Belluci. Bilmiyorum Grange hayranlarından mısınız ama kitabı ile film arasında heyecan yönünden pekte fark olmayan bir film olmuş.

Filmin konusu; Evlatlık olarak aldığı bir çocuk, geçmiş, Rusya, özel seçilmiş bir çocuk. Bu çocuğun etrafında dönen ve Paris'ten Doğu Rusya'ya kadar uzanan bir macera. Film başarılı ama bir tezim var, eğer bu Grange'ın filmlerini Holywood çekse çok daha başarılı olurlar, Franszz sineması neden bu kadar başarısız çok anlayamıyorum. Bu kadar güzel bir konu, oyuncular muhteşem ama filmin çekimleri ve gelişimi filmin konusu ve oyuncuları kadar iyi değil. ON üzerinden SEKİZ.

AYRILIK : Sibel Kekili'nin Alman Film Ödüllerinde Almanya Başbakanının elinden aldığı En İyi Kadın Oyuncu ödüllü filmi. Açıkçası Alman Film Ödüllerinin kriteri ne bilmiyorum, neye göre seçip, neye göre değerlendiriyorlar ama Türkiye-Almanya ekseninde namus cinayetlerini anlatan bir film. Sibel Kekili'nin de bu ödülü hak edecek bir oyunculuk sergilediğini açıkçası düşünmüyorum, tamam emeğe saygım var ama en iyi kadın oyuncu ödülü için gerçekten bir şeyler de ortaya koymak lazım.

Filmin konusu; Almanya'da yaşadıktan sonra Türkiye'ye dönen ve türbana giren kadının,ü Türkiye'de eşi ile anlaşamaması, dayak yemesinin ardından Almanya'ya ailesinin yanına dönüşü ve muhafazakar ailesinin onu kabullenemeyerek dışlamasının anlatıldığı bir film. Almanlar bu filmi seyrettikten sonra gerçekten Türk kadınlarına çok acımışlardır. Dediğim gibi emeğe saygım var ama bu kadar ödül alacak bir film olarak görmedim. ON üzerinden YEDİ.


EYVAH : 2010'da ses getiren filmlerden birisiydi, sinemada izleme şansım olmadı. Hem Ata Demirer hem Demet Akbağ'ın olması filmin güzsl olacağı yönünde izlenim bıraktı ben de. Geçenlerde videocuma geldiğini görünce gidip aldım ve seyrettim. Açıkçası mukayese yaparsam ( örneğin Yahşi Batı ile fena değil ama genelinde vasat buldum. Komik sahneleri olsa bile bu iki ustadan daha iyi bir film bekliyordum sanırım.

Filmin konusu; Trakya'nın bir köyünde Klarnet çalarak hayatını kazanan bir gencin beklemediği bazı olaylar sonucunda İstanbul'a gelişi ve tanıştığı insanlar ile yaşadıkları anlatılıyor. On üzerinden YEDİ.

ADINI SEN KOY : Tuna Kiremitçi yazmış ve yönetmiş. Açıkçası çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Bir aşk filmi yapmak istemiş veya yazmış bilemem ama hani gerçekçilikten son derece uzak, sadece Aşk kelimesinin insanları sinemaya çekeceğini düşünerek yapılmış bir film gibi geldi bana. Hayatında hiç görmediği bir kıza aşık olan adamdan etkilenen kızın evliliği ile bu aşk arasında kalışının mantıklı bir gelişimini bulamadım ben filmde.

Filmin konusu; Eskişehir'de birbirini çok seven ve evlenmeye karar veren iki gencin ve bu kıza aşık olan erkeğin en yakın arkadaşı ve onu mutlu etmeye çalışan hasta abisinin yaşadıkları. Eskişehir2in güzellikleri ile çekilen film yine karamsarlık ve yasak aşkın getirdiği duygusallıklar ile dolu ama dedim ya, ben bu yaratmaya çalışılan aşkı beğenmedim. ON üzerinden ALTI.

Sevgilerimle,
Haluk
01.09.2010 15:00