8 Aralık 2010 Çarşamba

Sevgili Evren'ciğim .....

Günaydın Evren’ciğim,

Sana uzun zamandır yazamadığımın farkındayım, ancak hep aklımda olduğunu ve her sabah yataktan kalktığıma bugüne kadarki yardımlarını ve benim için gerçekleştirdiklerin için ne kadar minnetttar olduğumu zaten yazmama gerek yok, sen biliyorsun.

Bu sabah erken kalktım, hem maillerimi hem de çok sevdiğim arkadaşlarımın yorumlarını okuyabilmek için bilgisayarımı açtım. Dün akşam ofisimizdeki ilk günün fotoğraflarını koymuştum Facebook’a. Hala bir takım eksiklerimiz olmasına rağmen ofisimizi büyük ölçüde tamamladık, asistanımızı da aldık. Artık aktif çalışmaya başlama zamanı geldi.

Maillerimi düzenlerken, saate baktım, daha da zamanım var, sen her ne kadar olan biteni takip ediyorsan da ben sana kısaca neler olup bittiğini anlatıp, yeni isteklerimi sıralayayım dedim. Biliyorum ki senden sonsuz isteme hakkım, senin de bunları yerine getirme görevin var. Hani diyoruz ya, Evrenden istemekten çekinmeyin, sadece isteyin, o bir şekilde sıraya koyar ve eninde sonunda gerçekleştirir diye.

Hadi birlikte anımsayalım, Eylül ortalarıydı değil mi? Pınar’ın yoğun Evrenden isteme seansları, beni okumaya ve istemeye teşvikleri ile benim ne istediğimi net bir şekilde ifade etmem. Halbuki o güne kadar, yaklaşık beş altı aydır, özgeçmişimi gönderdiğim yerlerden her hangi doyurucu, tatmin edici bir yanıt gelmediği için panik olduğum anlar. Sonrasında, hazırladığım Evrenden isteklerim ve başlayan diyaloğumuz. Tarih  dün gibi aklımda 24 Eylül.

Bugün 8 Aralık, yani yaklaşık 71 gün olmuş o günden bugüne. Bu 71 günde neler oldu;

24 Eylül, Evren’e ne istediğimi, nasıl istediğimi yazmışım, hatta o kadar açık ve net ki ( şu kadar maaş, Yurt dışı ile bağlantılı yönetici pozisyonunda bir iş, sosyal haklar, vs vs vs ),  20 gün sonra bugünkü Genel Müdürümün beni araması ve işi teklif etmesi, Kasım başı Kore seyahatim, Ofisin kurulması ve Aralık başı her şeyin tamamlanıp ofisimizin hazır hale gelmesi, çalışanlarımızla satışa hazır hale gelmemiz.

Anımsıyor musun Kasım ayı ortası gibi bir şey daha istemiştim senden, işlerim öyle yoğun olsun ki, asla eskisi gibi MSN, Facebook veya diğer sohbet tarzı platformlara zaman ayıramayayım. Eh isteyen ben olunca sana da gerçekleştirmek düşüyor doğal olarak. Kore’den döndüğümden beri MSN adresimi hiç açmadım, Facebook’a ise çok ender girebiliyorum. Bu isteğimi de gerçelşetirdiğin için sana bir kez daha teşekkür ediyorum.

Sevgili dostlarım, arkadaşlarım ben çok giremesem de beni asla yalnız bırakmıyorlar, onlara gerçekten minnet borçluyum, kimse bana sitem etmiyor, tam tersi herkes destek oluyor, hatta şu programlardan uzaklaşmamı kıskananlar bile var, ben de kurtulmak istiyorum , çok zamanımı alıyor diyenler de var. 

Olsun, ben arada da olsa onların yorum ve ne yaptıklarını öğrenmeyi seviyorum. Eskisi kadar çok ilgilenemesem de, biliyorum ki istediğimizde yan yana gelebiliyoruz.

Gelelim son paragrafa, ne istiyorum? Evren’ciğim, kişisel olarak mutlaka bir çok şey istiyorumdur ama bugünüme baktığımda canım oğlumun, ailemin, sevgilimin ve yakın dostlarımın sağlıklı olduğunu, sevgilimin işlerinin yolunda ve onu mutlu edecek kadar güzel olduğunu görüyorum. Canım kankamın en kısa zamanda onu tatmin edecek bir iş bulmasını istiyorum, o benim kadar sana inanmıyor, benim isteğim geçerli olur mu bilemiyorum ama bunu çok istiyorum. Ve tabi bütün bunların yanında, bana bu kadar güvenerek yatırım yapan şirketim için, SATIŞ YAPMAK istiyorum, bu sene hazırlık ama seneye yani 2011 senesi içinde bu sistemden en az 10 tane satmak istiyorum Evren. Evet, en az 10 tane. Şu anda yoğunlaştığım tek konu bu. Onun dışında her şey yolunda.

Seni seviyorum Evren, çok uzun zamandır birlikteymişiz ama ben bunu son 3 aydır fark ediyorum. Yanımda olarak ve beni önemseyerek isteklerimi gerçekletirdiğin için teşekkür ederim.

Sevgilerimle,
Haluk
8.12.2010 06.35