23 Aralık 2010 Perşembe

Eski Biobak'lılar ve Adile Sultan Kasrı...

Geleneksel olarak 2005 yılından beri en geç iki ayda bir yaptığımız eski Biobak'lı Yöneticiler yemeklerinden birisini dün akşam gerçekleştirdik. Spordan siyasete, eskilerden yenilere, nostaljiden bugüne hemen hemen her konuyu konuştuğumuz, keyif aldığımız mükemmel bir gece geçirdik. Her defasında farklı bir yerlerde buluşmaya çalıştığımız, benim sakalımı kesmeye karar verdiğimde de Ordu Evlerini denediğimiz mekanlardan bu seferki Validebağ Adile Sultan Kasrı veya Validebağ Öğretmen Evi oldu.

Validebağ Öğretmen Evi, Koşuyolu üzerinde bir koru aslında. Mustafa Kemal Atatürk'ün Öğretmenlere armağan ettiği bu ev aslında bir çoğumuzun bildiği, seyrettiği Hababam Sınıfının da çekildiği köşkün olduğu yer. Zaten yeni restorasyonu ve içindeki Hababam Sınıfı Müzesi ile çocuklarınızla birlikte koru içinde zaman geçirmek için ideal bir yer. Lokantası bir çok yere göre son derece hesaplı, tertemiz bir yer. Kasrın içinde yemek yediğiniz gibi, kasrın bahçesinde çay, kahve gibi gereksinimlerinizi karşılamanız mümkün. Yemek yediğiniz bölümde ayrıca müzikte var. Yani, özetle hem biraz nostalji, hem de tertemiz bir hava almak isterseniz ziyaret etmeniz gereken yerlerden birisi.

Biz burada toplandık dün gece, peki ama biz biz diyorum, biz dediğimiz kim. Aslında, blogumu ve yazılarımı takip eden arkadaşlarım tahmin edecektir. Biz dediğim biz eski Biobak yöneticileri. uzunca bir dönem birlikte çalıştıktan sonra Biobak'tan ayrıldığıımız halde, birlikte olma geleneğini yıllardır sürdüren bir grup. Aslında katılımcı sayımız artsa da, grubun sürekli kadrosunu da sizlere kısaca tanıtmak istiyorum. Böylelikle neden nostalji ile günümüzü birlikte yaşadığımızı, neden bir çok farklı konuyu birlikte konuşmaktan keyif aldığımızı anlatabilme şansım olur.

Hulusi Gençay. Bir İstanbul Beyefendisi. Hani öyle çakma beyefendi değil. Masanızda bulunan bir bayan ayağa kalktığında ayağa kalkan Beyefendilerinden. 1999 -2004 yıllarında Biobak'ın Genel Müdür Yardımcılığını yapıyordu. Ben 2004 senesinde Bayer'e geçtikten bir süre sonra Biobak'tan o da ayrıldı.

Dilinden düşürmediği sevgili eşi Semra Hanım'ın yanı sıra bir diğer aşkı da Galatasaray. Kimya Mühendisi. Kitap okumaktan ve Rakı içmekten bu kadar keyif alan ender insan tanıyorum. Biobak'tan sonra kendi işini kurdu, Perpa'da kendi işine devam ediyor.

Erol Özkan. Hani bir Süleyman Demirel'i bilirim her şeyi aklında tutan, sonra Erol Bey derim. 30 sene 40 sene önceki yaşadığı olayları anımsar, isimleri anımsar, yaşadığı olayları en ince detaya kadar anımsar.

Onunla da 1999 2004 senelerinde birlikte çalıştık, kendisi de o dönem Biobak'ın Satış & Pazarlama Müdürlüğünü yapıyordu. Bir süre sonra o da ayrıldı Biobak'tan ve kendi işini kurdu, hala da aynı işinde devam ediyor. Erol Bey'de ben ve Hulusi Bey gibi koyu bir Galatasaray'lı. İş yaşamı da oldukça renkli geçen Erol Bey'in uzun bir dönemde gazeteciliği var. Biobak'ta sanırım en uzun çalışanlardan birisi.

Rıfat Özkan. İçimizde Biobak'ta devam eden tek kişi. Benim dönemimde de, şimdi de Biobak'ın Muhasebe ve  Finans'ından sorumlu Müdürü. Konusunda uzman, Sinop'lu olmaktan gurur duyan bir abimiz.

Ayrıca hem Sinop'luların, hem de Zeytinburnu'luların yakından tanıdığı bir isim. İçimizdeki koyu Fenerbahçe'lilerden. Özellikle finansal konularda her zaman çözüm üreten ve bu konuda artık Guru haline gelmiş birisi.

Emekli olduktan sonra bile Biobak'ta görevine devam etmekte.

Bülent Çevik. Emeklei Jandarma. Biricik komutanıız, sevgili Albayımız. Biobak'ta bizimle birlikte çalıştığı dönemde İdari İşler Müdürlüğünü yapıyordu, o da bir süre sonra ayrıldı.

Yakında kayın peder olacak ( sanıyorum Haziran dedi ). Ankara - İstanbul gidip geliyor. Bu grubu toplam görevini üstlenmiş durumda, ondan gelen mailler ve harekat talimatlarıyla bizler toplanıyoruz :) Ayrıca gördüğüm en sıkı Fenerbahçe'li. Hayali bir gün Fenerbahçe'ye başkan olmak, kim bilir. Bir diğer önemli özelliği, Tivi'lerdeki bir çok yarışmaya müracaat etmesi ve bazılarında yarışması, hemen aklıma gelen KELİME OYUNU, orada ilk turu birinci bitirmiş, finalde elenmişti.

Ve ben tabi, diğer gecelerden olduğu gibi bu geceden de muhteşem keyif alan, anlatılardan, konuşulanlardan her defasında tecrübeler kazanan, dinleyen ve elinden geldiğince paylaşan. 2005 yılından beri kaçırdığım geceler oldu mutlaka ama  çok çok önemli bir işim olmazsa hepsine katılmaya çalıştım. Aslında bir dönem Biobak'ta çalışan Orhan Arancı Abimiz, Vedat Erol kardeşimiz de bazen bu toplantılara katılıyor. Ama bu bahsettiğim 5 kişi genelde bir çoğunda oluyor.

Ha tabi bazı arkadaşlarım sorabilir, e tamam da kardeşim bize ne senin yemek yediğin, eğlendiğin  eski arkadaşlarından, hayat hikayelerinde diye....demesin, ben o insanlarla geçirdiğim her an ve zamandan büyük keyif alıyorum, hem birlikte çalıştığımız dönemlerden, hem de şu anda herkesin yürümekte olduğu kendi yollarındaki tecrübelerinden. Dostluklar eğer koruyabiliyor ve devam ettirebiliyorsanız güzeldir. Ben de bu sefer, sadece fotoğrafları yayınlamaktansa, onlar için düşüncelerimi de ilave etmek istedim.

Sevgilerimle,
Haluk
24.12.2010 00:50