3 Ocak 2011 Pazartesi

Pera Müzesi .....


Bir kaç zamandır gerek Facebook'ta, gerek medyada PERA MÜZESİ hakkında haberler okuyordum. Özellikle FRIDA'nın yaşamını merak ediyordum. Hafta sonu Pınar ile birlikte gidelim dedik.

Öncelikle Pera Müzesine ilk defa gittiğimi söylemeliyim. Yurt dışında bir çok müze gezmeme rağmen İstanbul'un göbeğindeki Pera Müzesine ilk defa gittiğimi söylemekten açıkçası da biraz utanıyorum ama sonunda bu ayıbımı giderdiğime de ayrıca çok sevindim.

Her şeyden önce mükemmel bir müze, dört dörtlük. Sadece Frida için gittiğimizi düşünürken yanında başka sergileri göreceğimizi bilmiyorduk. Yanda da gördüğünüz gibi Pera Müzesi beş kattan oluşuyor ve her bir katında farklı bir sergi var. Tertemiz bir ortam, çok başarılı bir sergileme ve tasarım yapılmış. Her bir katı size ayrı ayrı anlatacağım.

Öncelikle bilmeyen varsa Pera Müzesi Tepebaşı TRT'nin hemen karşısı, yani arabayla gittiğinizde hemen karşıta Kapalı Otoparka veya biraz ileride Turkcell'in karşısındaki açık parka bırakabilirsiniz. Müzeye giriş 10.- TL.

Biz Birinci Kattan gezmeye başladık. Birinci Kat iki farklı müzeden oluşuyor, bir tarafında Suna - İnan Kıraç çiftinin araştırmaları ile başlayan ANADOLU AĞIRLIK ve ÖLÇÜLERİ Kolleksiyonu var. Diğer tarafta ise KÜTAHYA ÇİNİ ve SERAMİKLERİ sergisi. Her ikisi de birbirinden güzel olan bu iki sergide en ilginç olan çok erken çağlardan beri ticaret hayatında kullanılan ağırlık ve ölçülerinde kullandıkları aletler. Mimarlık, mühendislik çizim aletleri, çeşitli metreler, kumpaslar. Oldukça keyifli bir sergi olduğunu söylemeliyim. Seramik tarafında ise Seramik nedir konusu işlenmiş ve en eski çağlardan beri üzerinde çalışılan seramikler sergilenmiş.

İkinci kat ise kesinlikle kaçırılmaması gereken bir sergi. Düşlerin kenti İSTANBUL.Tamamen ağaç, tuval ve metal üzerine çalışılmış en eski İstanbul manzara ve İstanbul'da yaşam resmedilmiş. Eserler muhteşem, o zamanki çalışmalarda dahi İstanbul göz kamaştırıyor gerçekten. Bugünkü betonlaşmış haliyle mukayese ettiğinizde üzülüyorsunuz. Çok başarılı sanatçılar var ama biz içlerinden bir tanesini çok beğendik. Zaten yanda gördüğünüz resim de ona ait, belki merak edenler Internetten kendisi hakkında daha fazla bilgi alabilir. Mıgırdıç Civanyan.

Üçüncü kat ise Frida Kahlo ve Diego Rivera'ya ait. Frida'nın yaşamı aslında çok ilgi çekici, bildiğim kadarıyla da filmi de yapıldı.

Sanat ve Politikayı iç içe yaşadı Frida. 1907 yılında doğan Frida 1929 senesinde kendisi gibi ressam Diego Rivera ile evlendi. Resimleri ve yazıları  çok başarılı, özellikle kendi portrelerini çok başarılı yapan Frida ve kocası Rivera'nın eserlerini mutlaka izlemelesiniz.

Yine serginin son bölümünde Frida'nın yaşamını anlatan bir video gösterimi var, biz seyretmedik ama meraklıları mutlaka seyretmeli derim :)

Ve son kat, bence Pera Müzesinin en muhteşem katı. ÇARLIK RUSYASINDAN SAHNELER. Rus Devlet Müzesi Kolleksiyonu'ndan 19. Yüzyıl Klasikleri. İstanbul'da ilk kez sergilenen bu Rus resimleri çalışma ve yoksulluk, çocukların dünyası, halk eğlenceleri, savaş ve ölüm, keentsoylularını konu alan sahnelerle devrime kadar yaşamın her alanından kesitleri yansıtıyor. Muhteşem tablolar var. Özellikle İlya Repin''in - Volga Kıyısında Burlaklar tablosu inanılmaz güzel. En çok zamanı burada harcarsınız diye düşünüyorum.

Her bir kattan çektiğim fotoğrafları Facebook'ta yayınlıyorum, ilginizi çeken resimlere oradan da bakabilirsiniz.

Sevgilerimle,
Haluk
03.01.2011 12:00