Bu Pazar günü de, Pınar ile birlikte bir çok yer konusunda konuştuk, sonunda yine görmediğimiz bir yere gidelim dedik ve yakın yerler içinde KARASU'yu seçtik. Karasu için kitabımızı incelerken de yakınlarında neler var, onları tespit ettik ve saat 12 gibi yola çıktık.
Birinci önceliğimiz Karasu olduğu için TEM üzerinden Adapazarı'na, oradan da şehir içinden Karasu'ya geldik. Toplam süre yaklaşık 2-2.5 saatlik bir mesafe. Adapazarı içinden Karasu'ya kadar yol çok güzel ve yaklaşık 40 dakika sürüyor. Karasu şehir merkezi olarak aslında deniz kenarında değil. Bu yüzden Deniz kenarını biraz betonlaştırarak siteler ve bir sürü evler yapmışlar.
Deniz, güzel, sıcak ve keyifli. Kumsal uzun, Pazar günü olmasına rağmen çok kalabalık değildi. Hani birbirinin dibinde değil insanlar. Şezlong kiraları günlük 5 TL, ancak genelde deniz kenarında oturan insanlar kendi şezlong ve sandalyelerini getiriyorlar.
Şehir içine de bir girelim dedik ancak ilginç bir şey yoktu gezecek. Karasu bize biraz köy ile şehir arasında kalmış bir kasaba gibi geldi. Tabi bu kararı verecek kadar çok kalmadığımız için bu bizim gördüğümüz kadarıyla vardığımız bir düşünce. Belki bilemediğimiz farklı gezilecek noktalar vardı biz bulamadık.
Denize girip biraz dinlendikten sonra yola devam etmeye karar verdik. Yakında gözüken ACARLAR LONGOZUnu görünce, oraya gitmeye karar verdik ve iyi ki de gitmişiz. Mükemmel bir yer. Nilüferlerin Acarlar deresi üzerindeki görüntüsü mükemmeldi. Bu arada LONGOZ kelimesi dikkatinizi çekmiştir. Ben de bilmiyordum Longoz'un ne olduğunu. Internet'ten baktığımda şöyle bir tanımı var Longoz'un.
Longoz, denize doru akan derelerin getirdiği kumların kıyıda set oluşturması ve dere ağzını kapatması sonucu akarsuyun biriktiği yerde oluşan özel bir ekosistemdir. yalnızca belirli ağaç ( dişbudak, kızılağaç, vs ), bitki ( göl soğanı, su menekşesi, vs ..) ve kuş ( kara leylek, balıkçıl, vs ..) türleri bu yaşam ortamını tercih eder.
Bizim ziyaret ettiğimiz Acarlar Longozunda ise Mersin balığı ve Nilüferler görülüyordu, fotoğaflarda detaylarını görebilirsiniz. Ayrıca güzel tarafı, dere üzerinde deniz bisikleti ile gezebilme şansınız var, maliyeti 15 TL. Biz geç kaldığımız için gezemedik. Bir de önemli not; derenin üzerinde bulunan Nilüferler saat üçe kadar çiçeklerini açıyorlarmış, üçten sonra da kapatıyorlarmış. Biz maalesef geç kaldığımız için açık halini göremedik ama bir kez daha sırf o çiçekleri görmek için gidilir.
Son ziyaret etmek istediğimiz yer ise PEMBE KAYALAR idi, Karasu üzerinden Acarlar Longozu yönünü takip ederek devam ettiğinizde Kandıra'ya doğu gidiyorsunuz. Kandıra'ya bağlı deniz kenarı enfes yerlerden birisi olan Kefken ile Cebeci arasında bulunuyor Pembe Kayalar. Oraya ulaşırken de bir kez daha Kefken'in muhteşem manzarası ile yol alıyorsunuz.
Pembe Kayalar oldukça ilginç bir doğa eseri. Dalgaların şiddeti ile oyulan kayalarda simetrik görüntüler muhteşem, ayrıca gerçekten inanılmaz renklere bürünmüş bu kayalar. Bazılarının renkleri gerçekten Pembe. Kesinlikle muhteşem bir doğa manzarası var, çektiğimiz fotoğraflardan da bu çok rahatlıkla anlaşılabilir.
Eğer yolunuz Kandıra, Kerpe veya Kefken taraflarına düşerse mutlaka Pembe Kayalar'ı ziyarete gidin, benzer bir oluşum Kerpe'dede var. Ama ben Pembe Kayaları daha çok beğendim. Bu arada Karasu'da gördüğümüz sesszizik Kefken'de yoktu. Kalabalık ve gürültülüydü, özellikle Kefken ve Cebeci'nin sahil güzelliği, kumsalları ve buradaki hem askeri kapm, hem orman kampı burayı daha kalabalık ve turistik hale getirmiş durumda.
Pembe Adaları da bitirdikten sonra karnımız çok acıktığı için balık yemeye karar verdik ve Kefken'de limandaki Liman Lokantasına gittik. Son zamanlarda yediğimiz en güzel Levrek ve mezeleri burada yedik. Fiyatlarda oldukça uygundu. İki levrek, iki bira, iki büyük salata, tereyağında karides ve kalamarın toplamına 70 TL ödedik.
Sonra da saat sekiz gibi Kefken'den çıktık, on gibi evimize geldik. Keyifli bir gün geçirdik, bilmediğimiz yerler gördük, muhteşem doğa manzaraları yakaladık, aslında yurdumuzda gerçekten çok güzel ve keyifli yerler var ama inanın o kadar bakımsız ki. Karasu'dan Başlayan gezimiz boyunca bizi en çok üzen hemen hemen her gittiğimiz yerde bir çok çöp, naylon torba, bira şişeleri görmek oldu. Bu kadar güzel bir doğa ancak bu kadar hor kullanılabilir.
Sevgilerimle,
Haluk
29.08.2010 23:00