Tabi çıplak gözle aynı olmasını beklemiyorduk ama aynı seviyede olunca bu burunu görmemiz pek mümkün olmadı, hatta benim aşağıda ellerimi havaya kaldırdığım fotoğraf adanın toprak olan ucu ama bu şekilde gözükmüyor :)))
Split içinde yer bulmakta epeyce zorlandık, çünkü Split oldukça büyük bir şehir ve Dalmaçya'nın en önemli üç şehrinden birisi ve zaman olarakta en yüksek tursit akının olduğu bir sezon. Bizim çocukluğumuzda da bildiğimiz Hajduk Split takımının şehri. Burası da eski şehir ve yeni şehir olarak bölünmüş durumda. Biz nerede kalalımı araştırırken, bir bürodan öğrendiğimiz ve Split'e 7km mesafedeki Stobec yerleşim merkezine gitmeye karar verdik. Sonunda 3 gün kalacağımız ve gecesine 30 Euro ( oda başına ) ödediğimiz oteli bulduk. Stobec, otel ve o mevkiyi ayrıca anlatacağım.
Stobec'te gezerken de Bol burnuna ve Brac adasına nasıl gideceğimizi öğrendik. Kaldığımız yerden yaklaşık 5 km mesafede olan OMIS'ten tekne turları vardı. O akşam Recep'in gecikmiş doğum gününü Stobec'te kutladık. ve çok fazla gecikmeden ertesi sabah için tekne turuna katılmak için erkenden uyuduk.
Bu arada gittiğimiz restoran bir balık / et restoranıydı ve hepimiz güzel yemeğe doyduk diyebilirim.
Sabah Omis'e geçtik. Omis tam bir liman kasabası, minik ama çok şirin. Ayrıca Omis'te Celenti çayını ve bu çayda rafting yapılabildiği bilgsini aldık. Arkasından da Brac adası için tekne turu bulduk. Ancak bulduğumzu tur Brac'ta aynen Dubrovnik'te olduğu gibi bir kaç yere uğrayan bir turdu. Yine de bizi Bol burnuna götürmeyi kabul ettiler. Bunun içinde 180 Kuma ödedik. Ve teknemizle turumuz başladı.
Tekne Brac adasın a yaklaşık 45 dakika sonra vardı, teknede yaklaşık 60 70 kişi vardı ama sadece biz yedi kişi indik, bizi orada bir minibüs karşıladı ve meşhur Bol burnuna doğur hareket ettik. Bol burnu yaklaşık yine 40 dakikalık bir yok ama düzgün ve seyredilecek bir manzara eşliğinde iniyorsunuz.
Bol burnu yeşil ile denizin buluştuğu bir yer, son derece temiz ve her türlü sosyal tesisi mevcut.
Bol burnuna geldiğimizde bize verilen süre yaklaşık 3 saat idi, Sahile inerken dikkatimizi çeken burada aynı zamanda ÇIPLAKLAR KAMPI olması oldu. Öyle ayrı ayrı değil, yanyana ama sahilin son kısmını tercih etmişlerdi. İlgimizi çekmedi desek yalan olmaz. Hatta sevgili Yekta, Recep ve ben elimizden gedliği kadar görüntü almaya çalıştık ki, bugün baktığımda Yekta'nın kamerasındaki görüntülerin çok başarılı olduğunu görüyorum, yandaki fotoğraf Yekta tarafından çekilmiştir :))))
Burun şekilsek olarak benzese de biz tabi aynı şekilde göremedik, müthiş kalabalıktı. Ama şunu itiraf etmek gerekir ki deniz mükemmeldi. Suyun sıcaklığı konusunda herkes ayrı fikirde de olsa denizin temiziği ve mükemelliği konusunda hepimiz hem fikirdik. Aslında birlikte deniz keyfi aldığımız ve bir numaraya koyduğumuz yer sanırım Bol burnundaki deniz oldu.
Üç saatin nasıl geçtiğini anlamadık, sonra önce minibüs sonra tekne ile geri döndük. Yolda bir de ufak kriz atlattık. Brac'a doğru yaklaştığımızda Belgin plaj çantasının yanında olmadığını fark etti. hemen şöföre durum izah edildi, o birilerşni aradı ve biz burundan ayrılalı 20 dakika geçmesine rağmen şöförün aradığı kişi çantayı buldu ve taksi ile çanta geri geldi. Yani çantada Belgin'in saatinden başka bir şey yoktu ama o kalabalıkta çanta 20 dakiak orada kaldı, kimse dokunmamış. Bizim açımızdan tabiş oldukça sevindirici oldu.
Ancak bize akşam üzeri altı civarı Omis'te olacağımız söylenmişti, biz dört buçuk gibi Omis'e indik. Ne yapalım diye düşünürken Pınar'ın aldığı magnetlerden birisinde gözüken KRKA Natioanl parkın buraya yakın olduğunu öğrenince, günün sonunu National Parkta bitirmeye karar verdik.
Krka National Parkı ayrıca anlatacağım. Brac ve Bol ve tabi Çıplaklar Kampı fotoğrafları yine www.halukilhan.com adresinde :)
Sevgilerimle,
Haluk
10.08.2010 16:30