Konuşmacı Sir Ken Robinson, konusu " Okullar YARATICILIĞI engelliyor ". Videosu 20 dakika süren bir konuşma, bence herkes dinlemeli, çünkü hepimiz için bir çok bilgi içeriyor.
Ben sizler için ilginç olabilecek bazı bölümlerini yayınlıyorum.
Eğitime büyük bir ilgim var, ve hepimizin olduğunu düşünüyorum. Gerçekten eğitime karşı büyük haklı bir ilgimiz var, ve kısmen bunun sebebi, eğitimin bizleri o hakkında hiç bir fikrimizin olmadığı, geleceğe taşıyacak olan yegane araç olması.
Eğer düşünecek olursanız, bu yıl okula başlayan çocuklar 2065 yılında emekli olmuş olacaklar. Dünyanın sadece beş yıl içerisinde bile neye benzeyeceği kimse tarafından tahmin edilemiyor. Ve bizler bu belirsiz gelecek için onları eğitmekle hükümlüyüz.
Geçenlerde harika bir hikaye duydum. Resim dersindeki küçük bir kız hakkında. Altı yaşında, en arkada oturmuş, resim yapan bir kız. ve öğretmenine soracak olursanız bu küçük kız derse hemen hemen hiç ilgi göstermiyordu. O gün hariç. O gün nedense bütün ilgisi yaptığı resimdeydi. Öğretmenin ağzı açık kalmış tabii bu durum karşısında. Kızın yanına yaklaşmış, ve sormuş, "Ne çiziyorsun?" "Tanrı'nın resmini çiziyorum", demiş kız. "Ama hiç kimse Tanrı'nın nasıl göründüğünü bilmiyor.", demiş öğretmen. "Problem değil, bir dakika içinde bilecekler", demiş kız.
Çocuklar şanslarını denemekten korkmayacaklar. Bilmeseler de, devam edecekler. Haklı değil miyim? Yanlış yapmaktan korkmuyorlar. Şimdi, yanlış yapmak yaratıcı olmakla aynı şeydir demek istemiyorum. Bildiğimiz şu ki, eğer yanlış yapmaya hazırlıklı değilseniz, hiç bir zaman orijinal bir şey bulamazsınız. Eğer yanlış yapmaya hazırlıklı değilseniz. Ve zamanla yetişkin olduklarında, çoğu çocuk bu kapasitesini yitiriyor. Yanlış yapmaktan korkar hale geliyorlar.
Ve firmalarımızı da bu şekilde yönetiyoruz, yeri gelmişken. Hataları damgalıyoruz. Ve mevcut ulusal eğitim sistemlerimizde de bir çocuğun yapabileceği en kötü şey "hatalar"dır. Ve sonuç şu ki insanları yaratıcı kapasitelerinin dışına yönelik eğitiyoruz. Picasso bir keresinde, Bütün çocukların sanatçı olarak doğduklarını söylemiş. Problem büyüdüğümüzde de sanatçı olarak kalabilmekte.
Şuna yürekten inanıyorum: bizler yaratıcılık özelliğimize yönelik değil, aksi yönde büyüyoruz. Ya da daha doğrusu, ondan uzaklaştırılacak şekilde eğitiliyoruz. Peki, niye bu, bu şekilde oluyor?
Snitterfield denilen bir yerde yaşadık, Stratford'un biraz dışında, Shakespeare'in babasının doğduğu yerde. Bunu söylediğimde yeni bir düşünceye gark oldunuz mu? Ben öyle olmuştum. Shakespeare'in bir babası olduğunu hiç düşünmemiştiniz, öyle değil mi? Çünkü Shakespeare'i bir çocuk olarak düşünmemiştiniz, değil mi? Shakespeare yedi yaşında? Ben hiç düşünmemiştim. Demek istiyorum ki, O da bir zamanlar yedi yaşındaydı. O da birinin İngilizce sınıfındaydı bir zamanlar, öyle değil mi? Ne kadar da rahatsız edici olmalı. "Daha fazla çalışmalısın". Babası tarafından yatağa gönderilmiştir, bilirsiniz, Shakespeare'e," Hemen yatağa git, şimdi", William Shakespeare'e, "ve kalemi bırak. Ve bu şekilde konuşmayı kes. Herkesin kafasını karıştıyorsun."
Ama Amerika'ya taşınınca bir şeyin farkına varıyorsunuz, ve dünyada yolculuk yaparken: dünya üzerindeki her eğitim sistemi aynı konu hiyerarşisine sahip. Hepsi. Nereye giderseniz gidin. Öbür türlü olacağını sanıyorsunuz ama, öyle değil.
En tepede matematik ve diller, sonra insani bilimler, ve en altta sanat. Dünyada her yerde. Ve yine her sistemde, sanat dahilinde de bir hiyerarşi var. Resim ve müziğe normal olarak daha fazla ağırlık veriliyor okullarda drama ve dansa kıyasla.
Matematiğin çok önemli olduğunu düşünüyorum, ama dans da öyle. Eğer izin verilirse çocuklar her zaman dans ederler, hepimiz ederiz.
Eğitimin bütün amacının şu olduğu kararına varırsınız bütün dünyada üniversite profesörleri yetiştirmek. Öyle değil mi? Ve ben şahsen profesörleri severim, ama onları bütün insanlığın varabildiği en üst başarı noktası olarak görmemeliyiz O da sadece bir yaşam şekli.
Şu anda bizim eğitim sistemimiz akademik yetenekler göz önünde bulundurularak dizayn edilmiştir. Bu yüzden hiyerarşinin temelinde iki fikir var. Birincisi, en tepede iş sahası için en faydalı konular yer alacak Hatta bu yüzden büyük ihtimalle siz de okuldayken hoşlandığınız şeylerden, eğer böyle devam ederseniz bir işe sahip olamayacağınız söylenerek uzaklaştırıldınız. Öyle değil mi? Müzikle uğraşma, müzisyen olmayacaksın; resim yapma, ressam olmayacaksın.
UNESCO'ya göre gelecek 30 yılda dünya çapında tarihin başlangıcından bu yana olduğundan daha fazla insan mezun olmuş olacak. Ben öğrenciyken eğer lisans dereceniz varsa bir işiniz olurdu. Eğer işiniz olmadıysa bu istemediğiniz içindi. Ama şimdi lisans derecesine sahip çocuklar eve video oyunu oynamaya geri dönüyorlar, çünkü bir önceki işinizde lisans derecesine ihtiyacınız varken şimdi mastera ihtiyacınız var ve şimdi bir başkası içinde doktoraya ihtiyacınız var.
Belki daha çoğu insanın duymadığı, Gillian Lynne, adındaki harika kadın ile yaptığı konuşmadan esinlenmiştim bu kitabı. Onu duymuş muydunuz? O bir kareograf ve herkes onun yaptığı işleri bilir."Cats" ve "Phantom of Opera" yı yaptı. O harikadır. İngiltere'de Royal Ballet'te bulundum gördüğünüz gibi. Neyse, Gillian ve ben bir gün öğle yemeği yedik ve dedim ki, "Gillian, nasıl dansçı oldun?" Ve o ilginç bir hikayesi olduğunu söyledi, okuldayken,gerçekten ümitsizmiş. Ve okul, 30'lu yıllarda,ebeveynlerine yazı göndermiş, yazıda diyormuş ki "Biz Gillian'da öğrenme bozukluğu olduğunu düşünüyoruz. Konsantre olamıyormuş, durduğu yerde duramıyormuş. Bence şimdi olsaydı hiperaktif olduğunu söylerlerdi? Öyle değil mi? Ama bu 1930'lu yıllarda oluyor, ve daha o zaman hiperaktivite bulunmamıştı. Mevcut bir durum değildi. (Kahkaha) İnsanlar buna sahip olabileceklerinin farkında değillerdi.
Neyse, bir uzmanı görmeye gitmişler, annesi ile birlikte. O uzaktaki bir sandalyede ellerinin üzerine oturmuş beklerken, annesi 20 dakika boyunca bu uzman ile Gillian'ın yaşadığı problemleri konuşmuş. İşte insanları rahatsız ettiğindenödevini her zaman geç verdiğinden gibi gibi, işte 8 yaşındaki bu küçük kızın sebep olduğu sorunlar.
Sonunda doktor annesinin yanından ayrıplıp Gillian'ın yanına oturmuş. ve demiş ki, "Gillianannenin bana anlattığı herşeyi dinledim ve onunla özel olarak konuşmam gerekiyor." Demiş ki, "Burada bekle, döneceğiz, uzun sürmeyecek." ve onu orada bırakıp annesi ile ayrılmışlar. Ama onlar odadan çıkarken masasının üzerinde duran radyoyu açmış doktor. Ve onlar odadan çıkınca, annesine, "Sadece dur ve onu izle", demiş. Ve onlar odadan çıkar çıkmaz o ayaklarının üzerinde, müziğe doğru hareket ettiğini söyledi. Ve onlar birkaç dakika onu dışarıdan izlemişler. ve uzman annesine dönüp, "Bayan Lynne, Gillian hasta değil, o bir dansçı. Onu bir dans okuluna götürün", demiş.
"Ne oldu?" dedim, Dedi ki "Evet beni bir dans okuluna götürdü. Sana ne kadar harika olduğunu anlatamam. Bir odaya girdik ve orası benim gibi insanlarla doluydu. Kıpır kıpır insanlarla.Düşünmek için hareket etmesi gereken insanlarla. Düşünmek için hareket etmesi gereken. Bale yaptılar, step yaptılar, jazz yaptılar modern dans yaptılar, çağdaş dans yaptılar.
Sonunda Royal Bale'ye giriş sınavına katıldı, orada dansçı oldu, Royal Bale'de mükemmel bir kariyeri oldu. Nihayet Royal Bale Okulu'ndan mezun oldu ve kendi şirketini kurdu, Gillian Lynne Dans Şirketi, Andrew Lloyd Weber'le tanıştı. Tarihteki en başarılımüzikaller yapımların bazılarından sorumlu oldu, milyonlara keyif verdi. ve o bir multi-milyoner. Bir başkası ona ilaç tedavisi verip ona sakinleşmesini söyleyebilirdi.
Çocuklarımızı eğitirken ki ana prensiplerimizi yeniden düşünmeliyiz. Jonas Salk'tan mükemmel bir alıntı yapacağım "Eğer bütün böcekler dünyadan yokolacak olsaydı, 50 yıl içerisinde dünyada hayat sona ererdi. Eğer insanoğlu dünyadan yok olsaydı, 50 yıl içerisinde bütün yaşam kendini yeniler ve gelişirdi." Ve o haklı.
Yaratıcı kapasitelerimizi görerek, onların zenginliğinin farkına vararak, ve çocuklarımızın bunu gerçekleştimek için umudumuz olduğunu görerek olacaktır. Ve hedefimiz onların varlığını bir bütün olarak eğitmek, ki böylelikle onlar bu gelecekle yüzleşebilsinler. Bu arada -- biz bu geleceği göremeyebiliriz. ama onlar görecekler. Ve bizim işimiz onların bu gelecekten ortaya bir şeyler çıkarmalarına yardım etmek.